Yoksa

?'aşkın hangi halidir kıyamet ?'





Kuytulaşan sokakta
Yalnızlık akıyor bir damın saçağından
Dibinde gayrimeşru zamanlar doğuyor ıslak

Güneşi göç etmiş ülkenin
Viran kasabasında
İtler sevişiyor
Uluorta

İsimsiz ağaçlar dikilmiş
Zeytin ağaçları sökülüp
Yassılaşan dağlara.


Dün
Kuş cıvıltıları vardı oysa
Çingen düğünlerinin ezgileri
Yıldızları köçekleştirmişti semada

Gece, sevişmişti
Mor perdelerin ardında
Çığlık çığlılığa

Onlarca
Sübyan düşmüştü
Burnu hızmalı ana kucağına

Loğusa şerbetiyle nemlenmişti
Bakire dudakları
Ak boyalı mescidin
Harem örtülü sofasında.


Bu nasıl bir karanlık türküsüdür
Şehrin minarelerinde
Ezanı susturan

Ve
Tüketen sevdasını
Martının körfeze


İstavrit titriyor can havliyle
Grileşen kumlar üzerinde
Deniz nerede


Kör değilim
Karanlığı görüyorum
Güneşin batan yerinde

O zaman nerede
Bu kumsalın
İpe sapa gelmez kalabalığı

Berduşun
Edebi zorlayan
Feveranları.

Bu nasıl bir sessizlik
Loş kandil gölgeleri düşüren üzerime

Poyraz mı süpürdü
Tozu toprağı

Yoksa
Tanrı mı gitti
Bu şehri alıp heybesine....








'' teşekkür ederim değer verenlere''