Yoksun Gerçek
zati alimin neşrine idi
nicedir beklemek şu makber-i alemde
zehri sefa olmuş sevdaydı, adı
ve suretimin gönül dehlizinden de taşamadı
bundandır ki hiç doğrulamadı satırlarım
birbirinden ayrı kaldı
o düşlerde kırılan sözleri
can damarımı yakan hisleri
tam olmadan tamlığın tasviri gibiydi
sebebi tek heceyi bilmemekten miydi?
yoksa sükut, ala imiş gibi
suskunluk mu beni bu noksana diriltmişti
belki buydu belki de başka
ama hayattı (o) benim gibi şaşkına
ve düşerken gözyaşım kurak avuçlarıma
dilruba olan, o şaşkınlığın ta kendisiydi
ve mevsimlerin suretini eskitirken
dallar bu uğurda koşuştururdu
ama sararıp solanın ben oluşu gerçeği
bende yoksundu...
hoş bu yoksunluk da olmasa idi
bunca sözün aşk niyazı
ben olan şu mürekkepte
o güzelliğe yitip gitmez idi
bunca vaktin benliği de
ne bugüne getirir
ne de aklından geçirirdi...
mazi der seni benden önce gömerdi