Yoksun Ya
yoksun ya
gözlerinle göz göze gelmeyince gözükmüyor mutluluk.
ellerindeki bir bardak çay sıcaklığını özlüyorum,
yüreğim yanında annesine sarılmış bir küçük çocuk
gibi masum
ve yalansız. öyle seviyorum seni, öyle ki
en kutsal yerlerde ibadet eden
bütün toplulukların sevincini tek bir kalpte yaşamak gibi.
sorgusuzca inanıp, içten teslim olurcasına
saf, bir çocuğun dilinde mırıldanan ı bir dua gibi
hemen arkasından gelen "amin" gibi, günahsız
mübarek kıldığım bir sevda benimkisi...
yoksun ya,
hayatın tek anlamı; anlamsızlığı.
özlüyorum seninle içten içe kalabalıklaşmayı,
yokluğunla bütün şehirler terk edilmiş gibi
bütün istasyonlar durdurmuş seferlerini
ve kalkmıyor hiçbir limandan huzura hiçbir gemi,
ki nerede oluyorsam, orası sensizliğin başkenti.
yoksun ya
beni tamamlayan ne varsa, eksik bırakıyor şimdi.
verdiğin nefesi belki içime çekerim diye
sana yaklaşmak için çırpındığım günleri özlüyorum,
doğan hiçbir güneş artık eskisi gibi ısıtmıyor içimi,
günler geçip gidiyor, uzadıkça uzuyor yokluğun
sen sanki az önce gitmişsin gibi
ve biraz sonra gelecekmişsin hiçbir şey gibi...
bekliyorum,
ki durduğum her yer, tek kişilik bir durak gibi.
yoksun ya
buna yaşamak demek gelmiyor içimden.
sanki bütün hayatım baş rolünü çektiğim bir cehennem filmi
ve ben ölmüyorum, ölemiyorum
bitmiyor bir türlü bu sensizlik işkencesi...
yoksun ya
susup yutkunuyorum bütün kelimeleri bir jilet gibi.
yoksun ya
sen anla,
bu şiir bunu anlatmaya yetmiyor sevgili..