Yokuş
Yüreğim kızıl,
Yalın ayak yürümelerdeyim,
Uzun boylu geceleri..
Yıldızlar cam kırıkları..
Baktıkça acıyor gözlerim..
Gözlerimde ustura yaraları..
Bir meyhane masasıyım
Sevda dinlemelerinde
Dört ayağı sabır..
Soluğumda anaforlar, alkolik.
Kelimelerindeki sevişmelere düşüyorum,
ister istemez..
Üstüme sarhoşlar yıkılıyor,
Giysilerin içinde kimse yok,
Silinmiş kimlikler..
Sevmek yürek işidir,
Sevdikçe öğrenilen..
Tutsaklık anonim..
Sinatra çalıyor geçen bir arabada,
Yıllar öncesinden gelen..
Duyulmayan, ama hissedilen..
Ölüyor, en yükseğe uçan kuş;
En derininde toprağın, yaşayan karınca..
Gün gelip bittiğinde bu yokuş..
bir yaşanmışlıkta bir dize daha eskidi ömrüm, bir dize ki bir hayat kadar derinleşmiş.
özellikle tahta masanın ayakları ve gözlerdeki ustura yaraları, sevmeye ithaf edilen yürek ve esaretin kayıp müsebbibi...
ne büyüksünüz usta...
sonsuz saygılar...