Yokuş da Türkü Söylemek Zormuş
Hani sana sevgi çiçekleri yollamıştım
İçinde mör sümbüller kokusu seni sarsın düşlerin yorgunluğunda
hani seni seviyordum ya yokuşun tam soluğunda
hani yokuşta türkü söylenmezmiş söveni babammış ya
şimdi yüksek bir yanardağın aleviyle ısıt beni üşüyorum bu kişi bahar olan ülkemde
al kırmızı renklerle boyat rengini uçalım maviliğe doğru s/onsuzluğa
şimdi yol ayırımı gül bahçenin sol yanında yürüdüm
zamansız sevdaya dönüşü olmaya yolda koştum sana geldim
yokuşlu
zor
türküsüz gecelerde
ve koştum bir atlı süvariyle heybemde bir sen vardın bir de azlığım
bir yol hikayesiydi ezber bozan dualı aşklara yol alış
toroslardan dağ patika yollardan geçtik
hikayemiz acı tatlı sevdası büyük bir aşkında duaları üzerimizeyken
denilir ya
'' üzümünü ye bağını sorma ''
azimle yürümek cesaretle yollara düşmeni sevdim
hani bazen yanında olmak istersin hayal edersın koşarsın ulaşamasın ya
işte ben senin hayal de olsa hayal etmeni sevdim
bazen seninle ağlamak
bazende sana haykırmak istercesine
seni görmeden de peşinen sevebilme ihtimalini sevdim...
yorgun yokuşun türküsü olmaza düşersen
ne türkü kalır nede nefesin kalır aşka susayiş
meğer yokuşlarda türkü söylemek zormuş
ben senin yorgun yokuşlara koşunu sevdim
15 Temmuz 13*Karataş