Yol Odaları
güneş yırtıkları
yaylanıp solgun yüzüne süzülüyorlar dalgalı eflatunlarıyla...
ağaçların ardından geriye kalan
emeklerden geride kalan / kâğıt parçaları / bank
hayat güne soluksuz sokuluyor yine
yıldızlar gecelerine gecelerine gömüldükçe...
dudaklarından bir yama sallanıyor kara şelalem
adak ağacım mıdır yoksa gözlerindeki kökler
ellerinde aşk ısındığında
bu esintiler
yüzüne çarparak boşaltacaklar soluklarını
hele gel
otur da
biraz bardak yiyelim / kırılmalardan konuşalım
alevin hasmı / kıvılcımın ağzından kapıyor harını
hele gel
otur da
biraz üşüyelim...
kar taneleri mi yığdın gözlerine
hadi ov da bakışlarını tebessümün ısınsın gamzelerinde
saçlarını tara / kırağıların keskinliği çekip gitsinler başından
hele gel / gel de
boşalan damarlarını ört üzerime
ört ki hücrelerim yenilensinler etimde...
bekleme
sular yatağında bükülmeden
gel...
sönmüş közlerle bakıyor kardan adamlar
bir g(ölü) gömmüşler sanki gözlerime
güneş yırtıldıkça
ucu sivri eflatunlar batıyor nefeslerime...
açığa al / taşlara çarpan duyumlarını
biraz yorgun başladın / dökülen gözlerimi süpürmeye
sürüdüğün adımların / büklüm büklüm bir yer çekimi
hele gel
kırılan yüzümü yapıştır
düşlerimin kemiklerine ...
sn. yetkili yorumum neden çıkmadı bu şiirimde bilgilndirirseniz sevinirim....
bu şiirime bir yorum karşılığı yazmıştım ama sanırım onaylanmadı bilgilendirirseniz sevinirim...
sn...tatar tşk. ederim yorumunuza ...acılı arabesk yakıştırmanıza gelince insan yediğini kusar derler ...
Çok çarpıcı/etkileyici betimlemelerle pekiştirilmiş, şairane ama genelde "acılı/arabesk" diye tanımlanan hava egemen gibi. Kişisel algılamamdır ki yanılıyor olabilirim de. Kutluyorum.