Yolcu

Dolandı güz geldi yine
Dağda taşta iş bitince
Sevda tepesinden
Atla inerler dörtnala!..

Ovasında bağında
Tatlımsı mayhoş
Meyveleriyle öpüşürler dalında
Yükleri eşek yüküdür
Meyveleri *kak
Keçi geçmez yollarında!..

Havanın en uygun gününde!
Beş saat günün anlında
Umut dolu gözlerle!
Yollar beller aşarlar...
Ağzı bağlı çuval gibi kadınlar!..

Yama dağının dibinde
......................Akgedik'te
Trene yetişmek için acele ederler

Diyelim tehirsiz geldi tren de
Uluğüney'den
............İç ürperten düdüğüyle!

Gece çöreklendikleri gardan kalkarlar
Birbirlerine ulalı
Uzun vagon pencerelerinden
Bir bir geride bıraktıkları
Telefon direklerini
Parmak parmak saymayla baş edemezler!



Raftan birinin pekmezi dökülmüştü.
............................Kan sandı biletçi!..
Birinin sele sepetinden aşağı
İp atmış inmeye çalışıyordu
............Alıcın armudun kurdu.
Elinden bırakamadığı süzme yoğurduydu
...............................Diğerinin derdi!
Burma bıyıklı, bir dizine evlatlı,
Yedi köşeli Sivas şapkalının
Paçasının arasında ise
Başsız kıçsız oğlak,
İçi çökelek dolu
........Kıllı kıllı duruyordu!

Çapıtlı tünele girdiler,
Çıkamayacağız diye çok ürperdiler!
Sanki bir bilinmezin içinde
.................................Kaybolmuştular!
Adları levhalarda kalan,
Kaç istasyon geçtiler
Kaç istasyon durdular, bilmediler!

Sivas, Kayseri'yi de geçtiler...
Halâ deniz görmemiştiler!
Hiçbir tren kapısından
Hiçbir sevgiliye el sallamadı
.............................O yolcu kadınlar!
Dağlarından ellerinden
......................... Kopa kopa geldiler
Ellerinde İstanbul yazıyordu biletler.
18- 9- 06-

*Kak ? Meyvelerin günde kurutulmuşu.