Yol/cu

Ne düşler asılıyor
Gökyüzünde ki bir ipe
Ne de mavi yıkanıyor
Lacivertin içinde

Gece bile tutamıyor
Ayın dolgun yanaklarından
Yıldızların ışıklı saçlarından
Şöyle tutup da
Samanyolunda gezilmiyor ki

Ne poyrazlar
Ne de meltemler yakalanıyor
Kısrak atın yelesinden kopmadan
Damla damla yağan yağmur
gökyüzünün açık bırakılan musluğundan
Kana kana içilmiyor ki

Ruhlar şad olmuyor
kisvesini soyup da teneşire uzanmadıkça
Neden kınında mahkum bir kılıç taşınır ki
Harbin en harlı zamanında
Siyah zıttı beyaz olmadan
Hiç asil durur muydu
Gecenin gözbebeginin
Tam ortasında

Yağmurdan sonra gökyüzü
Gökkuşağını beline bağlayınca
Kim hasretle bakmaz
Kim umutlarını kıvırıp da
Gerdanına asmaz ki

İşte böylece hasbihal ederken mahlukat ,
hasretinden yerleri öpen treni taşıyan raylar ,
zift kokusuna bakışları düsen sineleri
birbiriyle vuslata taşır kıvrımlı yollar..

Onların dilini
Üstünde taşıyan
altına hiç yağmur sızdırmayan
Kurumuş toprak
Bir de yolcu anlar

Kimi ruh
her duraktan bir muhabbet
Kimi de muhabbetin değdiği
gül kokusu sinmiş eteklerin tozunu toplar

Yolcular yola düşmeden
O puslu camın ardında
Menzilini asla bulamazlar


..../..../2008

28 Aralık 2009 57 şiiri var.
Beğenenler (4)
Yorumlar (3)
  • 14 yıl önce

    güzel bir şiir okudum yüreğinize sağlık

  • 15 yıl önce

    güzel bir çalışmaydı sevgili tülay 👍kutlu/yorum👍 selam saygı👧😙

  • 15 yıl önce

    yüreğine kalemine sağlık ablam

    👍👍👍👍👍👍👍👍👍👍👍👍