Yolculuk
YOLCULUK
Hikayesi olmalıydı şehirlerin,
Yalnız olmamalıydı sokaklar
Kuşlar gök/su evlerde, gök/yüzlerde unutmalıydılar dünlerimizi
Derinleşen kanatsı çırpınışlar duymalıydıık alnımızda ve yeniden aşık olunmalıydı o onulmaz yarayla
Gece güne devşirirken kendini, yıldızları görmeliydik usumuzda.
Saat kulesinin yelkovanı kovmalıydı rüzgarı ve ılık bir bahar gelmeliydi düşlerine
Dünyayı tersine döndürmeliydi aşkın ilk sesi
Kında incelmeliydi hançer
Sen kokmalıydı kirazl
Tamamen yaralanacak olgunlaşmış kızıl bir üzüm
Olduğunda bağ/r/ımda,
Şarabi bir aşka kanattığında beni,
Kanattığını sandığında,
Canım acımazdı artık,yanmazdı.
Alevler ve közlerde yürüse de yürek,
Sen ışığa ve sıcağa özlemle bakardın.
Gözlerinden bulutlar geçerdi, yanaklarından düş kuşlar...
Ağladığında aşkının yalnızlığına ve
Bir lunapark coşkusundan uyanır gibi uyandığında,
Kuytunda saklanmışken,
Ruhumun
en izbe sokağında saatler seni gösterirken ve aşk geç kalmışken,ikimize
ve saatler hep sen vururken
yanlış zamanlarda
ben sen olacaktım daima.
Zamanın gölgesini takip ettiğimizde
Yolumuza anılar çıkacaktı, yolumuza aşk ve devrik cümleler
eksilmişliğimiz çıkacaktı baharla
çocukluğumuza çıktığında güneş,
Hatırlayacaktın beşiğinin başında içli şarkılar söyleyen kadınları
Aşıkları
Aşkları/nı.
Müsvettelerini bir türlü elden çıkaramadığın adamlar gelecekti aklına
Yüreğindeki ölü kuşlar havalanacaktı
12 haziran 2010/İstanbul/maslak
Her şeyin olduğu gibi, şehirlerin de öyküleri vardır; hem de ne çok. Genellikle de yalnızlık ve hüzün içerirler.
"Zamanın gölgesini takip ettiğimizde, Müsveddelerini bir türlü elden çıkaramadığım adamlar gelecekti aklına. Yüreğindeki ölü kuşlar havalanacaktı."
Acımasın canlar.
Kutluyorum.
Çıkamadığımız yollar uğruna Kaç denizi besler yaşlar Derinden ah çeker. Geçmiş kum saatinin taneleri Düştükçe içime ateş İçin için erir; Ben ___seni kaybetmişken Bulmadan kendimi Avare martı yüreğim Simit artıklarının peşinde Aç, yorgun, bitkin Çıkamadığım yolculuğum Çok geç kaldığım sen.
Ama, Bir düşün İçindeyiz biz Sade ikimiz değil Yol dünden doğumdan değil Çok öteden döşenmiş Nefes aldıkça yeryüzünü dönmüş Her bakışta bir yol, gidilecek bir menzil Kaç basamak ötesini biliriz ki biz, yol yakın Yol ırak, hep içimizde şaşkın ve devingen Bir yolculuk yapmışız.
Evet, Tarihin Nal sesleriyle Çınladığı günlerden Tunaya, kara Afrikaya En doğudan en batıya koşturan Damarlarımızdaki kanın ilk kaynakları Sarı, siyah, kızıl türlü türlü renk ve şekil Hepsi yolculuk yapmış, bir hilal aramış bil.
Anlıyorum, Sade bir sevgili Uğurunda demir çarık Giyilmez dikenli aşk yoluna Aklının pusulası kalbin olduğundan Durmadan döner durur pusulan, rotan
Ey aşk İçinde yanan Bigane bir gül Gül ki açılsın yolun Nasıl varılır duraksız yolda Nefeslenmek kaç yıldızlık adımdır.
Sözüm bir Anlaşım bir Nice ağlar ki bu bülbül Ruhunu veren Hakkı ile İleri ileri yürümek.
şiirde bir hikaye,hikayede bir şiir okudum bu yolculukta.teşekkürler,...