Yorgun Bir Irmağın Su Yatağına İç Döküşü
Dağlardan demini aldın da geldin
Bir ırmağın serin suları gibi akıyorsun saclarımdan koynuma
Bir küheylan gibi koşuyorsun yüreğimin en derin köşesine
Ay gibi parlıyorsun tenimin üstünde
Sakallarının gölgesi düşüyor yüzümün deltasına
Bir kelebek gibi titriyor kanatların sevdamın yörüngesinde
Dokunmaya kıyamıyorsun sanki
Uzaktan iç çekişlerin geçiyor saçlarımda çarpıyor kulaklarıma
Gözlerine konuk oluyorum
Benim gözlerimden bakıyoruz yıldızlara
Geceleri üstümü örtüyorsun düşlerimde
Rüzgâra baraj kuran tuğlalar gibi
Set kuruyorsun yollarıma
Yorgun bir ırmak gibi azalıyor çağıltıların, susuyorsun
Gecenin gizinde bilinmez konuklar gibi dolaşıyorsun düşlerimde
Sokak lambalarının tenha yollara düşen ışığı gibi
Gizlice öptün dudaklarımın kıyısından
Tut ellerimden
Yüzün avuçlarımda dinlensin
Tenimdeki yara izlerimden öp usulca
Çağır beni sesinin filizlendiği yerden
Sar beni yüreğinin sesindeki tılsımla
Gönül koyma bana uzaktan
İç çekerek bakma bana öyle
Coşkun sular su yatağına küser mi hiç
Yağmurda ıslanmış
Yeni açan bir narçiçeği gibi bakıyorum arkandan
En çok senin ellerini sevdim yüzümü avuçlayan
Sabahın seherinde yeni uyanmış kuşlar gibi yüreğimde ötüyorsun
Sigaramın dumanında tütüyorsun
Sahipsiz bir bardağın altında kalmış
Bir yudum şarabın hüznü var gözlerimde
Ruhuma doluyorsun yavaş yavaş gidiyorsun soyunarak
Nerde kaldı önce aşka çağıran
Sonra dinlendiren buğulu sesin
Bedenlerimizden gizli her gece yıldızların arasında
Hudutsuzca sevişiyor ruhlarımız
Cennet gibi bir rüya bahçesi içinde büyüyor
Suladığımız kır çiçekleri