Yorgun Düş Taciri
-toz toprak içinde hüznün
bak;
ay ışığını doğuran bakışlarına rağmen
yere eğildi yüzün-
ellerin giyotin
ve ellerin vurdu başlarını
birer birer şiirlerin
renk körü olup gökkuşağını anlayan tek ruh
bilirsin aşk bekaretini ayrılık pusuya yattığında
-yitirir-
hangi açı çizecek şimdi güneşi saçlarına
veya
o adam masanın üzerine bir şeyler koydukça
göğsünden güvercinleri kim bırakacak
-özgürlüğe-
ki özgürlük hep birinci çoğul şahısla başlarken
nasıl tekil ölümlere terk edildik avuçlarımızda
-yarım sloganlar-
ah bu mülteci senliğim
ellerin darağacı
ve ellerin söğütlere astı
birer birer şiirleri
kara köpekler havlıyor üzerime
bir ışıklı hançer çıkıyor
herhangi bir köşebaşından
herhangi bir kaldırıma
yığılıp kalıyor gölgem gizlice
kağıttan gemiler artık bulanık musluk sularında boğuluyor
ve uçurtmalar hiç olmadığı kadar alçaktan uçmakta
ah bu mülteci benliğim
ellerin idam mangası
ve ellerin kurşunladı
birer birer şiirleri
sen elini duvarlarımızdan çektiğinden beri
anımsarsın Istanbul'u
o artık iflah olmayan düşkün bir düş taciri
anımsarsın Istanbul'u
müşkül, sensizliğinde hep bir sen sesi
apansız-
ooo...günün şiiri... ne demiştikkk çok şiir...:)
sevgiler ablandan👍👍👍
kardeşim günü haketmiş şiirin..muhteşem
yüreğine sağlık
günün seçkisini ve beni hiç şaşırtmayan şairime tebriklerimle...
giyotine koysan kalemini siir akar guzel kardesim...
tebrik ederim.
sevgilerimle
günün kalemini kutluyorum...saygılar