Yoruldum

Hadi ayıkla beni kör kurşuni akşamın alacasından
Şehvete batmış sevdaları kutsayan son kurban,
Elbise niyetine yüreğimi giydim
Rengim kan.

Hadi yık tüm ahlak kurallarını aykırı çağlara
Gedik aç tenimden, kovulduğun cennete geç,
Gör ki bıçak sırtı çizgisine dayandığın hayal
Kahpeliklerle hacizli, kör ağlama krizlerine yamanmış
Ömürlük bir eyvaha sığınmış
Koca bir yalan,
Bedeli bana ödetilmiş.

Acziyeti Nuh'un tufandan
Gemideki kaçak yolcuydum,
Bir eşim yoktu,
Yalnızlığa s/oyundum
Su/s/da b/oğuldum....

Artakalanlar şimdi tufandan
Boğarken ve avlarken birbirlerini
Irzsızlığa ve kansızlığa,
Hepsine yas bağlamak/ ağlamak bana düştü;
Kimdi yanılan?

/Gölgeler içinde diz çökmüş
Sımsıkı yumuk yüreğine ağu veriyor sanki,
Yarım bırakılmış kadehe
Tükürdü saki:
'Boşa doldurdum ben bu aşkı,
Kimse kıymet bilmiyor!
Öyleyse ayık kalın,
Hep pervane dönün ve ışıksız ölün,
Aslı bende baki./



Nasıl ayıklanır su zerresine bulaşan kan?
Kimdir tüm sözcükleri, ömrü bir aşka kurban ?
Daha dokunmadan sızımdan çok sızlayan
Ahkamları dile pelesenk hiçler ordusu,
Gerçek niyetine film-kurgu dizelenen bu sahnede,
Tarih ve felsefe
Bilir hangi yürek kazınmalı
Yaşamın kalbine;
Ya ben yalan
Ya da...

Beynime sürgün düşüncelerde
Yüreğime hapsettiğim sen,
Aşkın hangi halisin bilmeden;
Kutsalları taşlıyorum, karınca büyüklüğüm,
Kutsalları taşıyorum karıncadan sonsuz güçlüyüm.
Sorgulardayım,
Cevap verecek dil lal.
Korkağım amma ne çare,
Sürülmüşüm meydana;
Adımı haykırıyorum milyarlar içinde
Duyuramıyorum,
Neden bilmem,
'Sen çok yaşa Prometheus' diyerek omuzlarda
Atılıyorum çocuk bedenimle tanrıların önüne.
Korkuyorum
Sende yoksun
Anlıyor musun?

Suskunluğuma yüklendi tüm suçlar ve köle pazarlıklar,
Açlığıma şehvetengiz orospuluklar ve namussuzluklar.
Tek kalmışlığımdı artakalan
Elimde, tufandan kayıtsız kaçak yolculuğum.

Hadi sür beni köpekçe avlanmanın izinde,
Nasıl olsa yaralıyım, kaçamam hiç bir yaşanmışlıktan
Saklamaz hiç bir gülüş beni
Ve aklamaz hiç bir tanrı seni;
Sen tufanın seçilmişliği ,
Ben kaçaklığıyım.


Kök boyam zakkum,
Zehir zıkkım
Düşme düşüncelerime,
Tarihin arka sokaklarında cesedim çiğnenir hala,
Bilimsel kadavra felsefeler kadar gündem tutar gazete köşelerinde;
Anlamsızlığı anlam,
Anlamı burun kıvrılarak çöpe atılacak kadar
Şiir düşer şairler kendi çöplüğünde.

Hadi tükürüğü sanata boğan keş,
Yosun tutmuş kavgalara vurup kırdığım,
Şimdisinde zamanın bir yayla,
Kimsenin uğramadığı bu dağ başında
Şişemdeki gerçeğe boğulmuş saf alkolden paslı imgeler seç;
Ayıkmazsan
Yanılırsın, kurşun sesini alkış sesi sanırsan
Kendi düşlerini gerçekliğe boca eder
Şah damarına masallar sürersin kanamadan.


/Gülüşlerimi sunuyorum en insan yanımdan/



Karşılığı hep ömrüme ceza kesilen
Bu oyundan yoruldum,
Büyüyüp gitti herkes
Ben kaldım,
Ne çocuklar alıyor oyunlarına
Ne de büyükler dinliyor sözlerimi.

Ustam ben yoruldum,
Savaşlarında büyüklerin
Çocukluğumu kurban verdim.
Çocuk gibi yüreğim,
Adam gibi düşüncelerim var.

Ustam bırak gideyim!
Herhangi bir düşte,
Masal gerçekliğinde,
Hep iyilerin kazandığı
Ve çocukların güldüğü
Bir dünya yalan.

Tüm çocuklar büyüklere oyuncak,
Tüm çocuk sevinçler kapital bir salıncak,
Şair dilinde dizeye meze
Sarhoş bir vurgun.
Ustam bırak
Yorgunum!

Umudun , onurun, saflığın ve sevginin insan haliyim, çocuğum
Ama çok yorgunum,
Bu oyunda oynayamam.

/Öfkelerini kuşanmış doğruldu,
Çıldırasıya kükreyiverdi gök yüreğinde sanki,
Hepsi içilmiş kadehi
Çiğnedi saki:
'Boşa doldurdum bunca umudu,
Hiç kimseye yetmiyor!
Öyleyse yıkılıp kalın,
Hep çark dönün ve ayık ölün
Kıymet bilenece ta ki!/


Nehir aşıyor çağlayanlarında pul pul alabalıklar,
Takıp olta ucuna ölümün voltalarını
Tek dize çözüyorum.
Zehir taşıyor ağlayan yanlarında kul kul kalabalıklar,
Atıp olta ucuna ömrün voltalarını
Tek dize çöküyorum,
Okuyun;

/Zehir t/aşıyor ç/ağlayanlarında pul kul k/alabalıklar
Takıp olta ucuna ölümü/nü ,
Voltalarını
Tek tek, dize dize temize ç/ekiyorum
Yalnızlık alabalık hayatı ölüme.
Kendi boşluğunuzda tekrarınızın yanılgılarını dinlemekten
Sağırsınız,
Kendinizi duymadığınız için bunca bağırtı, çağıltınız;
Susun!
Anlam aklamaktan yoruldum,
Yoruldum!!! /

31 Aralık 2010 46 şiiri var.
Yorumlar (4)
  • 14 yıl önce

    😙😙😙 İncisi boynunda asılı eser Kutlarım içtenlikle.

  • 14 yıl önce

    Ustam ben yoruldum, Savaşlarında büyüklerin Çocukluğumu kurban verdim. Çocuk gibi yüreğim, Adam gibi düşüncelerim var. Şiiriniz bir yerlerden bir yerlere sürüklüyor insanı.Çağlayanlar gibi akıp gidiyor.Konu çok.Her konu birbirine bağlanmış.Kısır döngülerde dolaşmayan ufuk açıcı şiir.Ama şairim yorulma.Yorulmanın arkasından usanmışlık ve bıkkınlık gelir.Sonra düşün:Bizden geriye ne kalır.Yorulma ki şiirlerimiz kalsın.Türkülerimiz söylensin üçra köşelerde.Asla umutsuz olmayalım geleceğe.Elinize sağlık.Sevgiler.😙😙😙😙😙😙👍👍

  • 14 yıl önce

    Daha iyi insani yaşam sürebilmek ve başkalarının da neredeyse kendilerinden daha iyi yaşam sürmelerini istemek uğrunda çaba gösterenlerin yorulması bu.

    Gerçekte yorulmamak ve yorulmaktan yakınılsa da kurtulmak gerektiği salık verilmekte.

    Bazı şiirlerin boşuna uzatılmış olduğu eleştirilir ama şairin şiirlerinin daha da uzun olması, adeta hiç bitmemesi isteğiyle doluyor okur. Bireyselmiş gibi görünen toplumsal içerik, coşku, anlatım zenginliği ve bütünlüğü, okuru sarıyor.

    Çığlıklar da duyulabiliyor, öğüt de dinlenebiliyor.

    Susmalı, dinlemeli, okumalı, uymalı.

    İçtenlikle kutluyorum.

  • 14 yıl önce

    Yine günün şeçkisi olmaya aday bir şiir.Usta ve doyumsuz bir kaleminiz var.Kutlarım efendim harika bir şiir.