Yürek Kınası
Sessizliğin gri yanından
acı bir yankı çalınıyor
artık pek çok sesi ayırt edemeyen kulaklarıma
ellerimde akşamüstü beliren gökkuşağının
çıkmayan kırmızısı/
kıydığım sitem
göğsümdeki yumruyu dağlıyor
düsturun acemi çağlarından bir nefes
ney üflüyor
olmasa da fikrimin semaya duracak mecali
iki dua arası bir ışık beliriyor kirpiklerimin ıslağında
huzursuzum
gitmekle kalmak arasındaki mesafeyi
ölçemeyecek kadar yorgun ayaklarım
günün uzayan yanıyla inatlaşarak
hevesimi törpülüyor
affediliş sandığım sahipsizlerim
sayamıyorum artık
makamlardan ve kapılardan geri çevrilişlerimi
bu yola
eski miyim eksik miyim bilmiyorum
bildiğim zamansızım
burada
döngünün tek ölçeri komşu bahçenin akşam sefaları
açıyorlar yine yavaş yavaş
Züleyha'nın
Zin'in
Zühre'nin
ve Zeynep'in
köklerini besleyen masum gözyaşlarını
bembeyaz sunuyorlar geceye
dokunsam kızıla çalacaklar ansızın
ne bir kuyu
ne bir zindan
ne bir sürgün
ne de bir tas su
paklamaz
ellerimde Haziran kınası
o sitemin izlerini
geçtim
gönlümün derin dehlizlerinde
ölmeye yüz tutan mavilerden
yürek
avuçların hiç değişmeyen çizgilerinden kapamak istiyor
ahir defterini