Zaman
zaman
// ömür denen mefhumun yazgısını sorgularken kader
salası okunur bir musalla taşında, an ve an geçer zaman//
kırlangıç umutlar taşımaz artık yürekler
bakır rengi akşamların sararttığı
korsan gülüşlerin küheylan bakışlarında
demir almaz umutlara,fora diyemez zaman
vurursun kendini tam yüreğinden
mülteci ağıtlarla savrulduğunda toz duman
ağaran güne inat,ramak kalmıştır günbatımına
bir hiçtir elde kalan avutmaz benliğini
anlarsın vakit tamam
son demindedir zaman
her yas kendi ağıtını yakarken
her ağıt gözyaşı
her gözyaşı ağıt olmazmış...
her beden solduğunda
ruhunu sunarmış otağına
ihramına bürünürken ruhun, falezlerinden kayarmış zaman
vicdanının rıhtımında
çiğ yağmış sabahlarında bir seher vakti
buz kesmiş ayazlarında sicim sicim
infazına koşacak gözpınarların
vuracaksın kendini o zaman bilirim, şakağından
ta derinden
ey sevgili, yüreğinden,
anlayacaksın...
unutulmazmış hiçbir suç,
hatırladıkça vicdan
susmaların söz anlamaz
Belkıs'ı olur dilin
karşında durur Süleyman...
sanrıların depreşir,
başlar cümle hezeyan...
vurgun yiyen yüreğinde demlenirken zaman