Zaman Acımasız Gardiyan(biz Mahkûm)

Bilmelisin ki;
gözlerimdeki yaşlar sana geç kalmışlığım
ve yaşadığımı sandığım hayat
yalnızlığımdır.


Ayrılık sol yanımızdan sokuldu bu kez
ensemdeki kokundan yakaladı bizi
toplamasaydım saçlarımı dün gece
ve ulu orta bağırmasaydın "seni seviyorum" diye
tutuklanmayacaktık.


Unutuyoruz sevgili,
zaman acımasız gardiyan biz mahkûmuz bu şehirde
her firarın arkası kelepçe.


Islık çalarken sen ellerin cebinde
özgürce koşmayı peşinden
sol kolumun uyuşmasını özledim
omzumdaki elinden.


Çiçekleri, gökkuşağının yedi rengini
uçurtmaların hepsini birden gökyüzüne bırakmayı
umuda düş biriktirmeyi özledim.
Rutubetli duvarları maviye boyamayı
oysa yağmur yağmaz bu kente
gözyaşı damıtır bulutlar
gönül gözü açık olanlar görebilir sadece.
Tüm duvarlar nemlidir
nereye sırtını dayarsan daya bir sancı
zehirli sarmaşık olur dolanır
ayak bileklerine.




Ne tuhaf
her ayrılışımız
bir sonraki sarılmamıza ön hazırlık.
Hani yakalandık sanıyorlar
Oysa hâlâ bilmiyorlar kaçak ruhlar ülkesinde
buluştuğumuzu
Ve bilmiyorlar ayrılığın sadece bedenlerimizi
vurduğunu.


Zaman acımasız gardiyan
bizlerse mahkûm.
Aslında yalnız değiliz
biz aşkın sürgününe hüküm giydirilmişiz.
Ya açlığa
umutsuzluğa
hatta haksızlığa çekilen tel örgüler
ki; üstelik bir de kanatıyorsa.
Kim saygıda kusur etti bilmiyorum
Hâlbuki
ilikliydi hep ceket düğmelerimiz.


Şimdi
alnından öpeceğim seni
bir daha birlikte kaçamayacağız ihtimal
son kez
sıkıca sarılalım
kim bilir
belki ölüm ondan önce bulur bizi...

17 Ekim 2009 51 şiiri var.
Beğenenler (3)
Yorumlar (2)