Zaman ve Kum Zambağı

Mevsimler güneşte açan birer kum zambağıdır, bembeyaz
Baharda ipek, kışta kar
Ve ırmak tüm sırların ortağıdır


Gençlik esintisinin kalemi her yeri boyayınca
Gönül sevda teknesinde gezinmek ister.
Sahipsiz bir kuğu dolaşırken mavi çarşafta,
Pervane böceklerinin dansı eşliğinde
Cırcır böceklerinin sevda türküleri işitilir.
Irmak kenarında asılı duran
Yabani incir ağaçları tutkulu bir alevle yanar.


Saçlarının örgüsü yeni çözülmüş
Başını öne eğen utangaç söğüt ağacı
Irmak kenarında otururken ıslak ıslak,
Rüzgârın savurduğu atmacalar
Pençeleri mücadeleye hazır
Mücevher gibi parıldayan ırmağa yakın uçar


Zaman çabucak toprağa karışan
Çiseleyen bir yağmurdur.
Kaybedince pencere önündeki mum ışığı parlaklığını
Sessizliğin kalçaları üzerine oturur birden yalnızlık.
Birazcık kanarya sesi içeri dolsun diye
Tozlu pencereler açılırken paslanmış ellerle
Sadece bir baykuş sesi gelir
Evin yakınındaki bir elektrik direğinin üzerinden.
Her geçen gün daha fazla beliren
Baştaki kamış çiçeklerini gören aynanın hüznü
Yüreğin orta yerinde hissedilir o an.


Salıncak gibi sallanır insan ömrünce sadece bir kez.
Önce zirveye doğru yükselirken neşe içinde,
Ardından ağaca kadar geri gelinir.
Dibinde bekleyen toprağa sonsuza kadar sarılmak için

Osman Akçay

09 Mart 2025 12 şiiri var.
Yorumlar (1)
  • 1 gün önce

    Osman Bey merhaba, şiiriniz sevdalı bir ömrün anatomisi gibi doğayla olan birleşimi gerçekçi bir dille betimlemişsiniz ve ölüm teması huşu içinde karşılanmış son dizede ne mutlu size. Sevgi ve saygılarımla esen kalın.