Zehrine Zeher Sürdüğüm

Diyelim ki ;

sapanlar serçe doğuruyor kuşluk vakti , öyle adıyla özdeş
uçurtmayı vurmamışlar Barış mahpus damında büyümemiş
İsa çarmıha gerilmemiş Yahuda pişmanlıktan habersiz
Brecht'e inat aşk şiirleri yazdırmak için yağmakta yağmur
kelebeklerin kanadına ömrün bitme telaşı işlenmemiş




diyelim ki ;

Ahmet Arif hasretinden karanfilleri kızıllaştırmış İncesu'da
kavim göçleri başlamamış köyler boşaltılmamış mayın korkusuyla
halk ekmeği ucuzluğuna eş değer ölümler açlıktan uzak
Victor Jara ?Venceremos'u? söylüyor Şili'de bir maden ocağında
toprak herzaman mübarek sofra dualarında şükür hep sadakat
gökkuşağı kaydırak , lunapark neşesinde tüm oyunlar




diyelim ki ;

hasret yakmıyor ayrılığın deminde gezinen yürekleri
hala delikli kuruşa leblebi tozu veriyor tonton bakkallar
postacılar Lamia hanıma yazılan mektupları taşıyor Jurnalden
Edip Cansever'in ?gül dönüyor avucunda? Attila İlhan ölmemiş
çığ düşmüyor köy yollarına lastik ayakkabılar çamursuz





ya da boşver demeyelim

bakışının salındığı yerde baharı koklarken ellerim
yüreğinin şenliği kimsesiz avlularıma ışık saçıyorken

Ahlat bahçelerinde seninle acı tütünler büyüteyim ...