Zifonya
Ah Zifonya,
Sen;
Gökyüzü kadar mavi
Ve zifr-i kara
Böylesine ürkek ve solgun
Ve daima sisli gözlerin
Kaç hikayeyi eskitti içinde
O genç görünümlü asırlık tenin
Sen terk edilmiş bir kız çocuğu mu idin
Bir çikolata, bir şeker vaadine kanacak
Söyle o kadar çaresiz miydin
Aynı yalana sayısız kez inanacak
Böylesine yorgun muydun ki Zifonya
Zehirli bir yılanın omzuna yaslanacak
Söyle o kadar terk mi edilmiştin
En köhne limanlara bitkin sığınacak
Ah Zifonya,
Sen;
Gölge kadar gri
Bulut kadar beyaz
Söyle bilsinler
Yalnızca matemlilere vurur bu ayaz
Son bir isyanın daha varsa kadere
Anlat bunu düşmeden, tarifsiz kedere
Yalnızlığını uyut ak gerdanında
Bil ki o da bir gün karışır ebede
Ah Zifonya,
Sen;
Toprak kadar kahverengi
Ağaç kadar yeşil
Karda çiçek açmayı başarabildin de
Nasıl oldu da soldun güneşi görünce
Söyle Zifonya
Kayıp zamanlarının yasını kimler tutacak
Yazdın durdun yıllarca, başka öyküleri
Can kanatan öykünü kimler yazacak
Ve sen Zifonya;
Dertli bir iç çekiş kadar şeffaf
Çocuk kadar pembe
Neşe kadar sıcak
Düne açılan pencerelerde yoksa bir kucak
Lazımdır yarının gölgesinden koşmak
Ki bilmelisin Ziyonfa;
Hiç varılamayan bir vuslattır hayat
...
23.10.12 02:18
Hoş bir şiirdi tebrikler biraz sıcak biraz soğuk olsa da Zifonya ...Hayırlı bayramlar...👍