Zihnimin Betonlaşan Parmaklıkları
Gözlerim kapandı gün yüzüne...
Açamadım!
Utancımın kirli gömleğinde
Birikmiş gözlerimi...
Yutkunamadım dilimden...
Seslerin,
Acılı tellerinde birikmiş yasım
Dağlardan kar tanesi yolcuların
Sabahıma gün düşüren yorgun sesleri
Soğuk ve asi yalnızlığım gibi
Doğan güneşim!
Üstümü örten karanlıkta
Başucumda ağlayan ölüm
Ne kadar da yaslı duruyor
Ban benzemeyen benlerde...
Yüreğimin üstünden
Geçen dur duraksız aşklar
Geldikleri gibi bir bir sessizce
Ve öylece gittiler...
Zinde ağıt...
Yanan dilimde çorak kelimeler
Yollara dökülen yaşlarımın
Bana benzemeyen
Utangaç bakışlarında siluetime düşen harabe kentler
Işığında yorgun bedenim,
Ne kadar da sefil yolcuların gözünde
Başlarında gölgem kadar yorgun
Gözlerim...
Ne kadar da tuzlu kelimelerime
Benziyor
Ay...
Nerede olsam doğmadan yüzüme vuran güneş
Ne kadar benden bir parça
Yıldızlar...
Soğuk rüzgârda yüzüm
Unuttuğum mahzen karanlık...
Bak şimdi geçmişe Mem ne kadar da mutlu!
Yok, olamayacaktı bu serap
Rüyada yatan ben olmayacaktı
Uyanık...
Ne oldu kalk şimdi uyan!
saklı bir kent vardı gözlerimin doğmayan güneşinde... bakışların ölü handikapları vardı yüreğimde....
ve sonrası yoktu...olmadı...
saklı bir kent vardı gözlerimin doğmayan güneşinde.......tebrikler ve sevgiler......