Zindan Günlüğü (1)
Yüzü efkâra davet, büsbütün bir hayat iziyle
Başında kasket şapka, hüznü öteden kalma
Elinde eskimiş bir tabaka, tütünü zehir tavı
Zehir zıkkım düşüşler geçmişten yana...
Derin çekti kasvetli sigarayı ve bir of yetti anlatmaya...
Elinde Oltu taşı tespihi, dilinde tövbesiyle
Parmak boğumlarında eklediği kelamıyla dem vuruyordu
Darağacı gölgesinde zamana...
Heyhat! Diyordu aynadaki aksine
Çizgileri derin çehresi fısıldıyordu
Zindan günlüğünü
Zul geliyordu yaşamak...
Gardaş demişti Malatyalı halile
Bizim dilimiz dönmesede sevmeyi de biliriz
Yüreğe sığdırmayı da...
Helal süt emmiş girsin yeter ki koynumuza....
Sonra biz yürekliyiz gardaş
Eşkıya korkutmaz yüreğimizi evvelallah
Korkutmaz teneşir bizi...
Gözünden süzülen damlalar
Geçmişe özlemi,isyanla saf tutmuştu hatırda...
Depreşti anıları yılan gibi sokmakta....
Başrolünü oynadığı filmi yine geceyle yalanmakta...
Uykudan zorla uyandırılmış abisi tarafından,
?Kalk lan amcam vuruldu? diyordu
Uyku şaşkınlığıyla olanı biteni anlamaya çalıştı
Nasıl? Neden? Demeden eline silah verildi...
Eyvah ki eyvah!
Yüreği aşktan yana sürmeli
Bir gün sonra Onaltısına basıyordu
Ve Zehra ile kaçmak için sözleşmiş
Ayağı yere basmıyordu...
Köyde anasız diye yetim diye bilinir
Kokusunu duymadan giden anası derinden özlenir
?Yüzünü bir kere görseydim der,
Bir kere öpebilseydim anam diye
Cihana darılmazdım belki?
Delikanlı yüreği saydırmıştı adını...
Aşiret çocuğuydu güya
Yakayı bit yiyor hesabı
Ağa babasına isyanı katlanıyordu
Keke diyordu abisine
?Keke benim suçum ne? Amcamı ben mi vurdum?
Neden bu ceza?
Kıymayın bana gurban olam keke
Etmeyin eylemeyin?
Yaşı onaltı hükmü tez düşer reşit sayılmaz diye
Az yatar mahpusta, silahı elinde sözü hükümsüz
Yol tükenir,
Dil tükenir, yakarıştan yana...
Yola koyulurlar üç kişi
Adliye kapısından çıkarılırken suçlu
İterler ağabeyleri? sıra sende bitir işi? diye
Bir an karşı karşıya kalır
Sonra korkuyla silahı ateş alır...
Ve devrilir ömür gözlerinin önünde
Ne yaptığını bilmeden anlamsız bakar yere
Canına kastettiği usulca seslenir ?oğul? diye...
?Helal olsun oğul...
Yazık ettin kendine?.....
Yanar hayat harlanmış alev misali
Canından geçmeye geldiği
Tenini kana buladığı yerde
Ve yüreği koca bir uğultuyla
Sarsıldı...
Heyhat! Vakit şeytanla dost
Ölüm ölüm dediğin iki parmak arası
Yok, yok olur sonrası...
Işığı söner dünyanın
Kapanır perdeler
Sorguda düşünceler...
Ne ki sonrası keke idamlık mı infazı?
Yoksa müebbet mi?
Deli kanı taşır mı bu yükü...
Işıksız dünyasında....
Söylesene hem keke
Zehra bekler mi beni....
"Heyhat! Diyordu aynadaki aksine Çizgileri derin çehresi fısıldıyordu Zindan günlüğünü Zul geliyordu yaşamak..."
Yüzeysellikten kurtulmuş, derin anlamlar var şiirinizde. İmgeleriniz daim olsun.
Emeğinize sağlık
Yanar hayat harlanmış alev misali Canından geçmeye geldiği Tenini kana buladığı yerde Ve yüreği koca bir uğultuyla Sarsıldı... Heyhat! Vakit şeytanla dost Ölüm ölüm dediğin iki parmak arası🤐🤐🤐
hazalım şiir okudum valla, zevkle ,severek ,ilgi ile... tebrikler👍👍👍👍👍👍
Ne ki sonrası keke idamlık mı infazı? Yoksa müebbet mi? Deli kanı taşır mı bu yükü... Işıksız dünyasında.... Söylesene hem keke
Kutlarım hazal hanım güzel bir konu ya parmak bastınız..
Güzel bir şiir okudum tebrikler... Zehra bekler mi beni....
Gardaş demişti Malatyalı halile Bizim dilimiz dönmesede sevmeyi de biliriz Yüreğe sığdırmayı da... Helal süt emmiş girsin yeter ki koynumuza.... Sonra biz yürekliyiz gardaş Eşkıya korkutmaz yüreğimizi evvelallah Korkutmaz teneşir bizi... .........Yiğitliği dobralığı anadolu insanını bu kadar iyi yansıtan bir şiir harika idi teşekkürler paylaşıma...
kapanır perdeler
düş karası geceler,
ne denir ki?
kutlarım sayın karadağlı
sevgiyle kalın...