Zıvanalar Düşmeye Başladığında
netleşiyor nihayet
uzun bir yolcunun
yol hikayesi
buselik bir öyküyle başlayan hayat çizgisi
kırılıyor bir yudum suyun haşmeti ile
gusülle gidiyor belli belirsiz günahlar
nikahsız törensiz töresiz toysuz
kılıfına uygun sevaplar üstleniyor şahit
eli vicdanda yalanlar türetiyor arsız gülüşüyle takatsiz kalıncaya dek
denizler üflüyor poyraz bitinceye kadar
mescidin mumları sönüyor çaresiz
sen karanlık minberde ibadet ettin mi hiç
yaprak korkuları sala sala
zordur gölge oyunları kalleş bir ölümün ardından
kurşunları sayarsın çenenin ayazında
barut kokuları sarar hanenin usul köşelerinde
üşürsün ölmeden önce
tüylerin diken diken koşarsın iman tahtandan karanlık vuslata
mezar kabul tahtalarını aralar önce
sonra çiviler dost meclisi eşliğinde hû
öznelerin kopar gider gözlerinden
yalın bir toprak kokusu yayılır serviden kozalak diplerine
ah gece gözlüm
ah be gökyüzüm
seni arar gözlerim
kör eden ıslaklığıyla mendilin aralığından
zıvanalar düşmeye başladığında yağmur yerine kesif karanlıkta
dudaklarımda bir dem ben
bir dem hüznü makam
seni ağlar artık kurak bir servinin hicaz sesleri
çığlıklara boğulur o masum musalla
tüylerin diken diken koşarsın iman tahtandan karanlık vuslata
mezar kabul tahtalarını aralar önce
sonra çiviler dost meclisi eşliğinde hû ....
Zaman, inanç ve ölüm arasında sıkışan insanın çaresizliğini ve arzularını güçlü imgelerle sunuyor. Tebrik ederim, hem ağır hem çok güçlü bir şiir.
Yüreğine sağlık Tarık Bey. Kutlar iyi yıllar dilerim.
Şiire hû
Şaire selam
Kutlarım Tarık bey