Ziyan
"aydınlansın diye gece, kanatlarım var ruhumda..."
Ey!Eşkali,bir şahin özgürlüğü adı olan sen
bedenin düşerken ruhundan habersiz çöle,
çölde ki kum tanelerine sor
neden gömüldüğünü ve unutma sonrası
hep bir ağızdan gencecik feryad u figan yalnızlığı
-oysa çoğu kez yaralarından damlayan kanla büyüdüler onlar-
değil aşk -(d)an sonra yakında bir pervane
yanarken kanatları
o her daim uzak ve uzaklaşarak
suya kavuşan bir bedevi mutluluğuyla uçan
yaralansa da yandığını bilmeden yanan
sorsan Adem’e ,anlatamaz ki,göçmüş.
etiyle kemiğiyle binler geçirmiş yarada’nın izinde
sonra o da düşmüş,
ruhunun yoğrulduğu kile.
Zalimlik bu
Haykır!
Hep ve hep bir ağızdan haykır.
Duvar değilim, anlarım ağlarsam
ağlatılırsam,
nöbetler sayan insanlar biriktiririm.
aşiyanımdır
zamanla yanacağımı bilir Mansur
ki değilim hallacı
Çınarım, vurup baltayı açsan gövdemi
sende kor olursun
gökten düşen bir zerre
düştüğünde zemine
okyanus olursun
Zamanı gelince soğursun
sularında saplandığı doğrudur
doğrudur Nuhun sağlandığı sularımda
artarak kendimden ilerliyorum
kör olana dek süregelen bir eksiklik bu
arta kalan körlüğümle aydınlatıyorum yolumu
yolum yolculuktan uzak
uzak beni çağıran şem
ilerliyorum,ilmek
ilerliyorum toprak
yazık!akrebi uyandırıyorum zamanın koynundan
elimden tutup yıllarca sürükleniyor ve susuyorum
yüzüm düşeli gecelerinden
-ki en eski alfabesidir ademin-
rüzgarlarını emiyorum dilimle
saklı bütün giz
anlattıkça sustuğuma şahidim
yüzümün atlasında.
Gzl br şiir tbrklr yrgnze sğlk