Zuhruf
Düşüncemi giydirdiğim minyatür
Saksıdan fışkıran iki yavru kaktüs
Gücünü alnına saklayan kör/ebe
Testisi damlıyor gecemin
Kupa kızı aynaya yansıyor
Göz kapaklarımı yokluyor soğuk hücrem
Allah kapanıp açılıyor penceremden
Hatırlıyor musun bilmiyorum
Bir ocak günü büsbütün kış
Soğuk bir minderi andırıyor geçtiğim her yer
Bazen bir durakta beklerken
Yalın ayak bir mısrada gibi yürek
Nakaratı olmayan bir şarkı kadar yarım
Bulutları çiğnemek gibi keder
Küçükken pamuk şekeri
Büyüyünce hüzün yumağı
Ve bulutlara akmak gibi sevinç
Rahmet ya da şimşek
Nasıl b/aktığından ibaret
Delice yaşamak
Bir mârife ile nekranın ardı ardına dizilimi
Bir âyetle inen müjde
Bir zorluk ve bin kolaylık tarifsiz
Yüreğimi kesiyor zuhruf
Düşüncemi yıkamasa sonsuzluk
Baktığım her şey müzahrefât
Zuhruf
Su testi ve yol miktarı
Yüreğim
Sarsan bir bulut kadar hafif
İncitsen derya
Güldürsen damlasız sevinç
İncitme zuhruf
Göz kapaklarımı boyama
İçi sadece Allah
Yağsam her damla bahar
Saklansam sobe
Kanmak aşk boyunca
Bir maça kızı şenliğinde
Ruhum sakın
Ben demeden çıkma
su akar yatagini bulurmus. nerden nasil nicin nezaman neye ve kiminle sorularini adlandiran da hayli bir müskül muammadir. sen dügüm dügüm olanlari hem nerden geldigi hem nereye varacagina dair bilmis bulmus cözmüsssün bile sevgili Meryem. serüvenin bence maca kizinda iskambilin büyügünü oynamak degil, insan kalbinde sen kadar ve senden cok olanlarin isleyen yolunu, calisan dünyasini ve akan -duran bastan sonasini heceleyen harflere yazmak tutkusudur. nicelerine sonsuz sevgiyle.