Ah Gençliğim


İnce bir ipin iğne deliğini bulmaya çalıştığı gibi

kendini aramakla geçti ömrüm.Bulmakla meşgul olduğum kişiyi daha bulmadan ne çabuk kalınlaştı yüzümdeki çizgiler.Bastonla oynadığım günler daha dün gibi gözümün önüne gelirken,bastona mahkûm olmam faniliğin ta kendisi değilde nedir öyleyse?

Zaman su gibi değil çay yudumlamak gibi makas atıyor ömrün kalbine.Önce damarlarını bir bir etkisiz ediyor.Sonra yavaşca mahkûm ediyor ölüm dedikleri sonsuzluğa...

Geriye bakıp durduğumda" Ne gerek vardı bu kadar uzatmaya"diye sormadan edemiyorum bazen.O zaman da "Sen gelip geçmesen nasıl döner dünya dediğimiz döngü" diye bir soru beni teselli ediyor nedense...

Daha kendimi bulmakla meşgul iken bu yüzümdeki çizgilerin kalınlaşıp,tuhaf bir biçim almasının sebebi elbette bana biçilen zaman dışına çıkamayacağıma verilen bir mesajıdır. Ve beni yöneten kûli bir erkin var olduğunun kanıtıdır.

Öyleyse bu kadar çaresiz ve kendimle kontrolsüz isem, zamanında hiç ölmeyecekmiş gibi yaşaman ve egolarımı özgürlük bildirgesi gibi serbest bırakmamın anlamı neydi? Beni sıradışı kalıplara koyan neydi ne?

Abdulsamet İLGİN

16 Nisan 2023 1-2 dakika 7 denemesi var.
Beğenenler (2)
Yorumlar