Bir Eğitim Faciası Aslında
Evet hani şu meşhur Rıfat Ilgaz'ın yazdığı Hababam Sınıfı filmlerinden bahsediyorum. Komedi Filmlerinin sıralaması yapılsa ilk ona ilk beşe bile girer, bazılarının düşüncesine göre, ama aslında milli eğitimimizin içler acısı durumudur ortaya konan.
Hiç de güzel ve olumlu bir örnek değildir. Güdük Necmi tiplemesinin yazarın kendisi olduğu rivayeti vardır. Özel okulda babalarının paralarıyla okuyan şımarık çocuklardır tamamı... Sigarada içerler, kopyada çekerler, haraçta alırlar zaman zaman. Bir kaç tane güzel cümlede vardır illaki içinde ''Okul dört duvar ile çevrili bir yer değildir sadece.'' gibi...
Sanırım ilk defa yetmişli yıllarda Ankara'da bir açık hava sinemasında seyretmiştim, çocuktuk o zaman çok gülmüştük o çocuk halimizle... Fakat şu da bilinmeli İnek Şaban tiplemesi yüzünden son elli senedir hiç bir baba çocuklarına ''Şaban'' diye isim vermemiş. Bu ne kadar acıdır aslında... Herkes birbirine pis pis şakalar yapar. Öğretmenler Odasında bile sigara içmekten çekinmezler. Öğretmenlerine aşk mektupları yazarlar... Aslında bu filme kahkahalar ile değil de acı acı gülünmesi gerekir diye düşünüyorum...
Hababam Sınıfı da olsalar Atatürk'ün Gençliğe Hitabesini ezbere biliyorlar. Tabi ki kötü bir şey değil Gençliğe Hitabeyi biliyor olmak, ama sadece de onu bilmek ile iş bitmiyor... Alt sınıflarda ki talebelerden haraç bile almaya kalkıyorlar. Ders kaynatma konusunda zaten üstlerine yok.
Mahmut Hocaları hastalanıyor, ona bile hastanede sahte diploma götürüyorlar... Aslında biz okuduğumuz yetmişli seksenli yıllarda hiç de iyi örnek olmamışlar bizlere... Boş derslerde hatırlıyorum gürültü yaptığımız zaman nöbetçi öğretmenler zınk diye sınıfa dalar ''Ulan keratalar Hababam Sınıfı mısınız siz?'' derlerdi...
Müfettiş kılığına girip gözleri görmeyen, kulakları iyi duymayan hocalarını tiye alıyorlar. Bir de hiç anlam veremediğim kopya çekme olayı ki sobanın içine girmek de neyin nesi... Yetmezmiş gibi bir de seneler sonra yeni yeni artistler ile değişik versiyonlarını çektiler. Velhasıl güleriz ağlanacak halimize gibi bir durum var, gibisi de fazla aslında...