İnsan Üzerine
Yaşadığımız gezegeni tanımadan öleceğiz ve daha ôtesini bilmeden yıldızları, galaksileri,evreni.Yağmurdaki toprak kokusunu solumayı unutturuyorlar bize.Merak edemiyeceğiz zıtlıkları; iyi ve kötü gibi,sıcak ve soğuk gibi ,yaşamak ve ölmek gibi.Bir çocuğun başını okşamak uzaktır artık bize.Bizim dışımızdaki canlılara sevgi duymayı engelliyorlar.Yaşamdaki anlam arayışını sorgulamadan gideceğiz bu dünyadan .Fikirlerimizle,ahlakımızla oynanıyor fakat çok olduğumuz için bunları normal birşeymiş gibi algılıyoruz. Sabah kalkıp yaptığımız tüm rutin işler gibi oluyor tüm bunlar.Herşey klasik bir oyunun bir parçası gibi ilerliyor.Dünümüzle bugünümüz aynıysa yarınımızdan neden farklı birşey bekleyelim ki?
Fakat kazanan sözüm ona modern insan olacak.
Modernite dediğiniz şey zaten savaşın kendisini içerir.Evet ,milyonlarca yıl içerisinde insan ataları hep bir rekabet içermekte ve doğasında vahşiliği barındırmaktadır ama İnsan hariç hiçbir canlı türü toplu imha etme durumuna sahip değildir.Aslında bu durum iki şeye bağlı ,insan beyninin evrimi ve bu doğrultuda gerçekleşen gelişmeler ki bunlardan en önemlisi tarım devrimi.İnsan beyninin evrimi şu 6 koşulla gerçekleşmiştir.1.)El-Göz koordinasyonu
2.)Cinsel seçilim 3.)Karşıt başparmağın evrimi 4.) Sosyal Gelişim ve tür içi iletişim
5.)iki ayak üzerinde yürüme(bipedalizm)
6.)Et ağırlıklı beslenmeye geçiş
Bu koşullar bir anda ve istenerek gerçekleşmedi .Zamanla ve doğanın olasılıkları ile bir araya geldi ve bu nadir matematiksel olasılık insana denk geldi.
Bu ,bizim diğer canlılardan zeki olduğumuzu göstermez sadece daha fazla bilinç ve farkındalığa işaret eder.
İşte bundan dolayı tarihsel her gelişim "ilerleme" değildir.Sırasıyla Tarım devrimi,artı değerin gelişimi ve dolayısıyla özel mülkiyetin gelişimi ve bu özel mülkiyeti koruyacak mekanizmaların ortaya çıkması (askeri savaşlar,dinler gibi) ,sınırların çizilmesi,tarihsel bir gelişimdi fakat ilerleme değildi.Milyonlarca yıl dna insana rekabeti ve vahşiliği kopyaladı . Yani insan özünde bir hayvandır.Fakat Aristo’ nun deyimiyle sosyal bir hayvanız.Fakat şimdi hayvandan daha ilkel bir yöntem ve hayat sürmektedir insan.Bunu iktisadi kalkınma ve küreselleşme verilerine ve savaş istatistiklerine bakarak görebilirsiniz.Örneğin Avrupa’ nın kozmetik harcaması Afrika’ nın çoğu sorununu düzeltebilecek bir durumda . insana mahsumiyet taşıyan anlamlar atfetmek ; iktisat tarihine, sosyolojiye ve evrime aykırıdır.Eğer umutlu olmak istiyorsak diğer canlılarla ve kendimizle uyum içinde yaşamayı ögrenmeliyiz.
Gittikçe mekanikleşiyoruz.Aidiyetlerimiz azalıyor,daha az düşünüyoruz.Çünkü birileri bizim adımıza düşünüyor.Bankalar,reklamlar,moda,despot ideolojiler ,sosyal medya gibi.. Hepsi özgün yanımıza zarar vermekte ve bizi kendimize giden yoldan uzaklaştırıyor.Halbuki insan, arayan bir varlık olmalı.Sebep sonuç ilişkisi kuran bir varlık olmalı.
Kısacası , tüm düşünenleri içeriye attılar ya da onların deyişiyle" anormalleri "şimdi çığırından çıkmış bu dünyayı " normaller" yönetiyor.
Dr Erich Fromm "Sahip Olmak ya da Olmak" adlı kitabında insanın zamanla çok şeye sahip olunca o sahip olduklarının esiri olduğundan bahseder özetle... Narsisizm yani özünü sevmek kararında olursa iyidir ancak aşırıya vardığı zaman ortaya Adolf Hitler gibi Mussolini gibi aykırı insan ve insanlık katileride çıkabiliyor... Özetle güzel bir yazı olmuş kutlarım içtenlikle...