İnsanı Anlamak İnsanca Davranmak
İnsanlık, karmaşık bir labirent gibi. İçinde sevgi, nefret, merhamet ve acımasızlık gibi uçsuz bucaksız duyguları barındırıyor. Özellikle ikili ilişkiler, bu duyguların en yoğun yaşandığı, en kırılgan ve en değerli alanlardan biri. Ancak, bu değerli alan, zaman zaman adiliğin, bencilliğin ve manipülasyonun arenasına dönüşebiliyor. Kendi kusurlarımızı örtmek, üstünlük sağlamak veya intikam almak amacıyla karşı tarafın zayıflıklarını acımasızca kullanmak, sadece o ilişkiyi değil, insanlığımızı da yaralayan bir davranış.
Adilik, ilişkilerde kendini farklı maskeler altında gösterir. Duygusal şantaj, küçümseme, manipülasyon, "gaslighting" ve sessiz muamele, bu maskelerin en bilinenleridir. Karşı tarafı suçlu hissettirmek, yeteneklerini aşağılamak, gerçekleri çarpıtmak, akıl sağlığından şüphe ettirmek veya yok saymak... Bu davranışlar, sadece birer iletişim hatası değil, aynı zamanda birer duygusal saldırıdır.
Peki, bu adiliğin kaynağı nedir? Neden insanlar, sevdiklerine bu kadar acımasız davranabilir? Bu sorunun cevabı, insan psikolojisinin derinliklerinde, geçmiş travmalarda, kişilik bozukluklarında ve toplumsal etkilerde gizli olabilir. Narsistik kişilik bozukluğu olanlar, kendi üstünlüklerini kanıtlamak için başkalarını aşağılamaktan çekinmezler. Borderline kişilik bozukluğu olanlar ise, terk edilme korkusuyla ilişkilerinde manipülatif davranışlar sergileyebilirler. Çocuklukta yaşanan istismar, ihmal veya şiddet gibi travmalar, kişinin ilişkilerde güvensiz ve saldırgan bir tutum sergilemesine neden olabilir. Rekabetçi ve bireyci bir toplumda, insanlar kendi çıkarlarını korumak için başkalarını ezmekten çekinmeyebilirler. Ve belki de en önemlisi, empati eksikliği. Karşıdaki kişinin duygularını anlamakta zorlanan veya önemsemeyen kişiler, onları incitmekten çekinmeyebilirler.
Adiliğin sonuçları ise oldukça ağırdır. Duygusal travma, güvensizlik, yalnızlık ve toplumsal yozlaşma, bu sonuçların en belirginleridir. Sürekli olarak aşağılanan, manipüle edilen veya istismar edilen kişiler, derin duygusal yaralar alabilirler. İlişkilerde yaşanan adilik, insanlara olan güveni sarsar ve yalnızlık duygusunu derinleştirir. Ve belki de en önemlisi, ilişkilerdeki adilik, toplumun genelinde bir yozlaşmaya neden olur ve insanların birbirine olan inancını zedeler.
Ancak, umutsuzluğa kapılmaya gerek yok. Adilikle mücadele etmek mümkündür. Farkındalık, empati, sınır çizmek, iletişim ve profesyonel yardım, bu mücadelede kullanabileceğimiz en etkili silahlardır. Kendi davranışlarımızın ve karşı tarafın davranışlarının farkında olmak, adilikle mücadelede ilk adımdır. Karşı tarafın duygularını anlamaya çalışmak ve ona saygı duymak, sağlıklı ilişkilerin temelidir. Kendimize saygı duymak ve bizi inciten davranışlara izin vermemek, adilikle mücadelede önemlidir. Duygularımızı ve düşüncelerimizi açık ve dürüst bir şekilde ifade etmek, ilişkilerdeki sorunları çözmeye yardımcı olur. Ve eğer ilişkilerdeki sorunları çözmekte zorlanıyorsak, bir uzmandan yardım almak faydalı olabilir.
İlişkilerdeki adilik, sadece bireysel bir sorun değil, aynı zamanda toplumsal bir sorundur. Bu sorunla mücadele etmek için, her birimizin kendi davranışlarımızın sorumluluğunu alması ve daha saygılı, empatik ve dürüst ilişkiler kurmaya çalışması gerekmektedir. Unutmayalım ki, insanlık, ancak sevgi, saygı ve merhametle yeşerebilir.
Turgay Kurtuluş