Korona Yasası
O günleri biraz hatırlayacak olursak Korona dedikleri salgından korunmak için tüm dünyada benimsenen üç altın kural vardı:Maske,mesafe ve temizlik.Sürekli neden bu konuyu işlediğimi sorarsanız,ben bu belanın bittiğine asla inanmıyorum ancak ne gündeme geliyor ne de uzman kişiler bu hususta kafa yoruyor(!) Ben kolay kolay hastalanmam Elhamdülillah,hastalansam da en fazla bir hafta sürerdi üstelik ilaç da almazdım fakat bu iki-üç yıl içinde aynı septomları gösterip hastalanıyorum,ilaç kullanmama rağmen haftalarca geçmiyor.Ayrıca bundan şikayet eden sadece ben değilim,araştırılması gerekir ama küresel güçler izin vermez.
Anlaması ve anlatması zor bir süreçti,hala çözülmeyi bekliyor bence,özetle:
*Ateş,öksürük,halsizlik,tat alamama gibi belirtileri gösterince PCR testi yaparlar,ateşiniz 38 derece ve üstü çıkarsa sizi karantinaya alırlardı,hastaneler dolup taşınca evde karantina dönemi başladı iki hafta.
*Aşı bulunsun biter dediler ama aşı konusu koskoca muamma...Kamuda ve özel sektörde çalışanlara aşı zorunluluğu getirdiler.İki sefer aşı olursanız yeterli dediler sonra her ülke aşısını piyasaya sürünce üç kez de dört kez de olunabilir dediler.Dünyanın her yerindeki insanların kültürel ve genetik yapıları çok farklı ama ortak tek tip bir aşı icat edilmedi(!)
Sonra neler oldu söyleyim size:
PCR testleri tartışılmaya başlandı,ateşi olmayan kimselerin de Korona olabildikleri iddia edildi.
Kapanmanın önceleri çözüm olduğunu söyleyenler sonra çark etti...
Maskeyi sadece hasta olanların takmasını söyleyenler ağız değiştirdi,"yalnız da olsanız maskenizi çıkarmayın",dediler.Sonra maskelerin kalitesi ve kullanım süreleri tartışılmaya başlandı.
İnsanları ya ölüm korkusu sarmıştı ya gelecek kaygısı.
Kafalarımızı karıştıran karıştırana...Günlük vaka sayılarını açıklardı dönemin sağlık bakanı fakat polemiklerin ardı arkası kesilmezdi;vaka sayılarının gerçeği yansıtmadığını hem muhalif siyasetçiler söylerdi hem de o işin uzmanları.
Televizyonlarda gece-gündüz hep aynı doktorlar konuşurdu mesela,isimlerini yazmaya lüzum yok,hatta o doktorların birisi de yakalanmıştı bu hastalığa.Dediğim gibi anlaması da anlatması da tuhaf bir durumdu.
Şu kısacık öyküyle sonlandıralım:
Panele katılan bir uzman kürsüdeyken sıralar önerilerini;ellerinizi sık sık yıkayın,kimseyle tokalaşmayın,kimseye sarılmayın,sosyal mesafenizi koruyun,maskenizi takın,topluluklardan uzak durun gibi.Konuşması bittiğinde ise arkadaşlarıyla sarmaş dolaş olunca sorarlar:
"Hocam sen demedin mi kimseyle tokalaşmayın, kucaklaşmayın,diye"
"Nerede dedim?
" Kürsüde."
"Burası kürsü değil ki,orada konuşulanlar orada kaldı."