Ahmet Vefik Paşa'nın Hayatı ve Eserleri

— min. okuma: 15-16 dakika

Ahmet Vefik Paşa, Türk devlet adamı, Yazar ,Türkiye’nin ilk Türkoloğu ve Lugat alimi,

Doğum tarihi ve yeri: 3 Temmuz 1823 / İstanbul
Ölüm tarihi ve yeri: 2 Nisan 1891 / İstanbul

1- Ahmet Vefik Paşa’nın Hayatı

Ahmet Vefik Paşa kimi kaynaklara göre 3 Temmuz 1823'te İstanbul’da doğdu . Ancak,doğum yılı için 1823’ten başlayıp 1813’e kadar çıkan farklı tarihler verilmektedir.Bunlardan, torununun bildirdiği 3 Temmuz 1823 tarihi daha yaygın ise de, girdiği mektep ve tayin edildiği ilk vazifeler için gerekli yaş durumu, ayrıca vefatında yaşının yetmişi aşkın olduğuna dair beyanlar göz önünde tutularak doğum yılını 1818 veya 1819 almayı uygun görenlerden başka İbnülemin de 1238 kaydını 1228 şeklinde düzelterek 1813 olarak göstermeyi tercih etmiştir.

Ayrıca kendisini çok yakından tanımış Batılı müelliflerin yaşı hakkında söyledikleri de onun doğum yılını hep 1823’ten öteye götürmektedir.

Ubicini ve Ch. Rolland’ın yaşı ile ilgili tahminlerine göre bu tarih 1818-1819 yıllarına gitmekte, Senior’unkinde ise 1812’ye çıkmaktadır.

Babası, Hariciye Nezareti Tercüme Odası’ndan başlayarak sefaret tercümanlık ve maslahatgüzarlığı, daha sonra da Bab-ı Seraskeri Tercüme Odası müdürlüğü gibi memuriyetlerde bulunan Rûhuddin Mehmed Efendi’dir.Ahmed Vefik, aynı zamanda Abdülhak Hamid’in babası tarihçi Hayrullah Efendi ile kardeş çocuklarıdır. Abdülhak Hamid’in aile çevresinden edindiği bilgiye göre, Hayrullah Efendi’nin annesi Hasenetullah Hanım’ın babası, öte yandan Ahmed Vefik’in de büyük babası olan Divan-ı Hümayun’un ilk müslüman tercümanı olan ve Bulgaristan asıllı olduğu için Bulgar,zade diye tanınmış Yahya Naci Efendi, Hamid’in soyadı aldığı Tarhanzadeler ailesinin bir ara Bulgaristan’da iken İslamiyet’i kaybettikten sonra ihtida eden fertlerinden biri olup özbeöz Türk’tür.Ahmed Vefik ilk tahsilden sonra 1831’de, evvelce büyük babası Yahya Naci Efendi’nin tercüman ve hoca olarak vazife gördüğü ve seçkin aile çocuklarının alındığı Mühendishane-i Berri-i Hümayun’a girdi.

İshak Hoca’nın başhocalığı sırasında başladığı bu dört sınıflık mektebin ikinci sınıfını okumuş iken burayı bitiremeden, 1834 Temmuzunda Paris’e tayin edilen Mustafa Reşid Paşa’nın yanında elçilik tercümanlığına getirilen babası ile birlikte Paris’e gitti.

Paris’te bulunduğu süre içinde Fransızcayı ana dili gibi öğrendi. Fransızcanın yanı sıra İtalyanca, Yunanca ve Latince de öğrendi. Ahmet Vefik Paşa’nın yetiştiği aile çevresi onu dil öğrenmeye, çevirmenlik yapmaya yöneltmiştir.Tahsiline Paris’in en gözde mekteplerinden olan Saint-Louis Lisesi’nde devam etti. Rivayete göre Alexandre Dumas-Fils ile burada sınıf arkadaşı olmuştu.1837’de yurda döndüğünde Tercüme Odası’nda memuriyet hayatına başladı. 1840'ta elçilik katibi göreviyle Londra’ya gitti ve İngilizce öğrendi.

İki yıl sonra Sırbistan’da, İzmir’de, Memleketeyn’de/Eflak ve Boğdan geçici ve özel görevler aldı. Bu arada İstanbul’a döndükçe aşaması yükseltilerek Tercüme Odası’na atandı.

Kısa bir süre pasaport dairesinde müdürlük yaptı. Sonra uyrukluk işlerini çözmek ve sonuçlandırmak için İzmir’e gönderildi. 1845 yılında İzmir’den dönünce görevi yükseltilerek Tercüme Odası Mümeyyiz’i, 1847’de mütercim-i evvel/ baş çevirmen oldu. 1847’de devletin ilk resmi salnamesinin hazırlanması işi kendisine verildi.

1849’da mütercim-i evvel rütbesinin yanı sıra başmümeyyizlik rütbesini aldı.

Aynı yıl Reşit Paşa tarafından Aydın’da bir çiftlik hediye edilen ünlü Fransız şair Alphonse de Lamartine ve arkadaşı Charles Rolland’ın rehberliği ile görevlendirildi,

1849 yılında Macaristan mültecileri olayını çözmek için görevlendirildi. Olağanüstü yetkilerle Memleketeyn’de komiser vekili olarak görevlendirilen Ahmet Vefik Paşa, İstanbul’a döndüğünde Memleketeyn ile ilgisini kesmedi ve bu yerler hakkında rahatça bilgi edinebilmek için Rumence öğrenmeye başladı.

1851’de pek çok konudaki derin bilgisi nedeniyle, diğer resmi görevlerinin yanı sıra, yeni kurulan Encümen-i Daniş adlı bilim kuruluna üye seçildi ve bu üyeliğin gerektirdiği çalışmaların içinde yer aldı.

Vefik Paşa, 1851’de Encümen’i Daniş’de görevlendirilmesinin hemen ardından Tahran’a elçi olarak atandı ve dört yıl bu görevi sürdürdü. Tahran’da elçilik binasını Osmanlı Devleti toprağı olarak ilan edip bayrak çektiren Ahmet Vefik Paşa, elçilik binalarına bayrak asma adetini getiren kişi oldu.Paşa, gittiği yerlerde resmi görevlerinin yanı sıra özel olarak dillerini , kültürlerini, geleneklerini öğrenmek adetinde idi. İran’da Fars dilini ve İran tarihinin kökenlerini öğrendi; bu ülkenin edebiyat, felsefe ve din konuları ile de yakından ilgilendi.Tahran’da doğu dillerini incelemesi ve dillerin tarihsel gelişimine kafa yorması onu Osmanlıcanın Farsça ve Arapçanın etkisinden kurtarılması düşüncesine sevk etti. Türkçü bir tutum geliştirdi.

Küçük yaşlardan beri kendisini koruyan Reşit Paşa’nın Abdülmecit’e sadrazam olması ile önemli görevlere getirilen Ahmet Vefik Paşa, 1855’te Meclis-i Valay-i Ahkam-ı Adliye üyeliği , 1857’de Deavi Nazırlığı , 1860’da Paris elçiliği yaptı.

Paris büyükelçiliği sırasında III. Napolyon ile aralarında yaşanan gerilim, fıkralara konu oldu.

Paris sefaretinden İstanbul’a döndükten sonra 1862’de Darülfünun’da Hikmet-i Tarih felsefesi hocası, aynı sene içinde Bursa’da Evkaf Nazırı oldu.Evkaf Nazırlığı görevi sırasında çeşitli zelzelelerde, özellikle de 1855 depreminde hasar görmüş ve o güne kadar onarım görmemiş Osmanlı yapılarını tamir ettirdi. 29 Mayıs 1862 yılında Padişah Abdülaziz tarafından Divan-ı Muhasebat Reisliği’ne tayin edilen Ahmet Vefik Paşa bugünkü adıyla Sayıştay’ın ilk başkanlığını yapmıştır.

1864 yılında halkın şikayetleri üzerine Bursa’daki görevinden alınarak yıllarca resmi bir görev verilmedi, bu süre içinde Türk tarih ve edebiyatına yeni eserler ve tercümeler kazandırdı.Mehmet Emin Ali Paşa’nın ölümünden sonra Mahmut Nedim Paşa’nın sadrazam olması ile kendisine yeniden devlet görevleri verildi. 1872’de birinci defa olarak Maarif Nazırı olarak atandı ama 1873'te görevden alındı.Kısa bir süre Edirne Valiliği yaptı. 18 Mart 1877’de çalışmalarına başlayan ilk Meclis-i Mebusan’ın İstanbul üyesi olarak seçilen Vefik Paşa, Mebusan’ın başkanlığını yaptı. Divan-ı Muhasebat Reisi oturumlarını diktatörce idare ettiği yolunda eleştirilere uğradı.1878’de tekrar Maarif Nazırı, daha sonra da sadrazam oldu ve yüzyıllardır kullanılan sadrazam sözcüğünü başvekil olarak değiştirdi.Bu göreve geldiği sırada İmparatorluk, 93 Harbi’nden yenik çıkmıştı. Rusya ile yapılan ağır anlaşma koşullarını hafifletmek için çalıştı ve donanmanın teslimini önledi. Abdülhamid’i hal edeceği yönündeki bir jurnal nedeniyle 18 Nisan 1878’de görevinden azledildi. 1879-1882 yılları arasında Bursa valisi olarak görev yaptı. Valiliği sırasında Bursa yolları ve caddelerini Paris belediye başkanı George Euègene Haaussmann’dan esinlenerek yaptırdı.Bursa’da zarar görmüş pek çok önemli anıtın onarımı şehre getirttiği Fransız mimar Leon Parvillee tarafından gerçekleştirildi.

Ayrıca şehre Hükümet Konağı, Memleket Hastanesi, Belediye Binası, Tiyatro binası yaptırdı.Yaptırdığı tiyatro binasında çevirdiği Moliere eserlerinin sahneye konulmasını sağladı; İstanbul’da yıktırılan Gedikpaşa Tiyatrosu’nun oyuncularını himayesine alarak Bursa’ya getirtti; sahnelenecek oyunların dekorundan provalarına kadar her şeyiyle ilgilendi. Ahmet Vefik Paşa’nın kurduğu bu tiyatro, İstanbul dışında Anadolu’da kurulan ilk tiyatro idi. Onun izinden giderek Adana valisi Ziya Paşa da 1880 yılında Adana’da bir tiyatro yaptırdı.

İyi bir devlet adamı, türkolog, tiyatro yazarı, atasözü derlemecisi, çevirmen gibi pek çok sıfatı üzerinde taşıyan, çevirdiği tiyatrolar ve adaptasyonları ile Türk seyircisine tiyatro zevkini aşılayan; Türk siyasi tarihine elçilik, parlamento başkanlığı, unutulmaz Bursa valiliği ve başvekillik gibi yüksek sıfat ve hizmetleriyle geçen Ahmed Vefik Paşa tanzimat döneminin en önde gelen şahsiyetlerindendir.

Elçilik binalarına bayrak asma adetini getiren, Tahran’da elçiyken elçilik binasını Osmanlı Devleti toprağı olarak ilan edip göndere bayrak çektiren Ahmet Vefik Paşa’dır. 1882’den sonra kendisini bütünüyle bilim ve edebiyata adamıştır.

Azlinden sonra Rumelihisarı'ndaki harap köşküne çekilerek kitapları arasında münzevi bir hayat süren Ahmed Vefik Paşa, 2 Nisan 1891 de İstanbul'da vefat etti ve Rumelihisarı'ndaki Kayalar mezarlığına defnedildi.

2- Ahmet Vefik Paşa’nın Edebi Kişiliği

İlk ilmi Türkçülerden biridir.Milliyetçilik ve Türkçülük akımının en önemli temsilcisidir. Ahmed Vefik Paşa, Moliere’den yaptığı çeviri ve adaptasyonlarla tanınmıştır. Klasisizmden etkilenmiştir.Bursa valisiyken tiyatro binası yaptırarak tiyatro türünün gelişimini sağlamıştır. Milli temele dayalı tarih anlayışını benimsemiş, bu tarihin Osmanlı tarihinden ayrı olması gerektiğini, Türk tarihinin Osmanlı ile başlamadığını “Fezleke-i Tarih-i Osmani” adlı eserinde de dile getirmiştir.

İyi bir devlet adamı, türkolog, tiyatro yazarı, atasözü derlemecisi, çevirmen gibi pek çok sıfatı üzerinde taşıyan, çevirdiği tiyatrolar ve adaptasyonları ile Türk seyircisine tiyatro zevkini aşılayan Ahmed Vefik Paşa; Türk siyasi tarihine elçilik, parlamento başkanlığı, unutulmaz Bursa valiliği ve başvekillik gibi yüksek sıfat ve hizmetleriyle geçen tanzimat döneminin en önde gelen şahsiyetlerindendir.

Milli varlığı Arapça-Farsça lugatların hakimiyeti altında hissedilmez olmuş yazı dilini sadeleştirip Türkçeleştirmek, kaba Türkçe diye hor görülmüş halk dilinin sözlerini ve deyimlerini itibara kavuşturmak, Arapça ve Farsçanın tesiriyle unutulan kelimeleri yeniden ana dile kazandırmak, bu ikisinin hakimiyeti altında esas kendi lugatındaki servetinden uzaklaşmış ifadeyi halk deyimlerine, onun kuytuda kalmış sözlerine ve geçmişteki Türkçenin kaynaklarına açmak, Ahmed Vefik Paşa'da “nazariyat yerine tatbikatı ile” ifadesini bulan milli dil ülküsü olmuştur. Dil ve tarih sahasındaki çalışmaları Ahmed Vefik Paşa'ya memleketimizin en eski, hatta ilk türkoloğu olmak sıfatını kazandırmıştır.İlme olan merakı ve çalışma azmi sayesinde Doğu ve Batı'nın başlıca dillerini elde eden, Arapça ve Farsçadan başka bildiği Çağatayca yanında Fransız, İngiliz, Rus, Alman, İtalyan dilleriyle Latince, Grekçe hatta İbraniceye kadar uzanan, Batı ve Doğu kültürlerini içine alan engin bilgisiyle Ahmed Vefik Paşa, bu meziyetlerini yakından tanıyan yabancılarca Doğu'nun en alim şarkiyatçısı, Türkiye'nin en seçkin ve ilmi en yüksek bir insanı sayılmıştır. Rumelihisarı'ndaki muazzam kütüphanesinin - ki bu kütüphane Ahmed Vefik Paşa'nın araştırma ve ilim sevgisinin kuvvetiyle kurduğu birçok dilden toplanmış 15.000 kadar kitabı ihtiva ediyordu ve İstanbul'un en zengin kütüphanesi olarak tanınıyordu - bulunduğu köşkü İstanbul'a ayak basan Batılı alim ve sanatkarların istifade etmek için kendisini ziyaret ettikleri bir uğrak yeri haline gelmişti.Devlet adamlığının yanı sıra 16 dil bilen bir bilim adamıdır.Çağının en aydın kişilerinden biri olan sanatçı, edebiyat dünyasına çevirilerle girmiştir. Onun kimi çevirileri adaptasyondur. Bu bağlamda, ilk uyarlama tiyatro eserini o yazmıştır. Özellikle Moliere’nin komedilerini uyarlamada büyük başarı sağlamıştır. Moliere’in 16 eserini uyarladı.Victor Hugo ve Voltaire’in eserlerini tercüme etmiştir.Türk Tiyatro ve sahne hayatının gelişmesine çok büyük katkı sağlamıştır. Halka tiyatro zevkini aşılamayı bir görev bilen sanatçı, halkı tiyatroya gitme konusunda yönlendirmiştir.O dönemin koşulları gereği, Ermenilerden oluşan bir tiyatro grubu oluşturmuştur.Sanatçı bu çalışmalarıyla Türk Tiyatrosu’nun kurucusu olarak anılır. Milli Eğitim Bakanlığı ve Bursa valiliği yıllarında eğitime büyük katkıları olmuştur. Öğretmen okulları açmış, özellikle kız öğretmen okullarına önem vermiştir. Öğretim metotları üzerinde okullara yönerge göndermiştir. Kızların on, erkek çocukların on üç yaşına kadar okula devamlarını zorunlu kılmıştır. Okullar için ders kitapları hazırlamıştır.Körü körüne yapılan Batı taklitçiliğine karşı çıkan sanatçı “Benim evime Türk malından başka bir şey giremez.” sözüyle kayıtlara geçer. Her alanda kendi öz benliğimize sahip çıkmamız gerektiğini savunur..

3- Ahmet Vefik Paşa’nın Eserleri

  • Türk dili ile ilgili tarihi ve ilmi eserleri:
    • Lehçe-i Osmani: Türkçeden Türkçeye ilk sözlük çalışmasıdır. Sözcüklerin aynı zamanda farklı ağızlardaki karşılıklarına da yer verilmiştir. Kullanımda olan yabancı sözcükler ve yerli sözcükler ayrı bölümler halinde derlenmiştirBu eser, memleketimizde Türk dilinin lugatını yapmayı asırlarca gerek görmemiş bir zihniyeti aşarak Osmanlı sahasında Türkçe’den Türkçe’ye ilk milli lugat olmak gibi bir değer taşımaktadır. Eser “avam sözü” diye hor görüle gelmiş söz ve deyimlere ön planda yer vermekle dilde demokratlaşma ve millileşme düşüncesinin şuurlu bir gerçekleştiricisi oluşu yanında, Türkiye Türkçesi’ndeki kelimelerin asli mana ve imlalarını Doğu Türkçesi’nde arayan, Türkçe’nin sözlerini türedikleri kök etrafında toplayıp açıklayan bir yol takip etmesi ile de Türk lugatçılığında bir merhale sayılmıştır.
    • Şecere-i Türk Çevirisi: Ebulgazi Bahadır Han tarafından kaleme alınmış olan Şecere-i Türk adlı eseri Çağatay Türkçesinden Osmanlı Türkçesine aktarmıştır. Doğu Türkçesinden çevrilmiştir.
    • Atalar Sözü-Türki Durûb-i Emsal / Müntehabat-ı Durûb Emsal: Şinasi'nin başlattığı atasözleri derleme çalışmasının daha sistematik ve hacimli halidir. Türkçe atasözlerini toplayan eseri. “Atalar Sözü” kitabı, aynı zamanda onun Lehce-i Osmani’yi hazırlama yolunda giriştiği geniş malzeme çalışmasının da ilk adımını teşkil eder.Yalnız atasözleriyle yetinmeyip her çeşit halk deyimlerini bir araya getirmeye çalışmıştır. Böylece sayısı 5000’e varan bir malzeme tesbit etmiş bulunmaktadır.
    • Hikmet-i Tarih: Taşıdığı modern tarih anlayışı ile devri için yeni bilgiler ve görüşler getirir.Tarihin ilim olarak mahiyetini ve metodunu, kainatın yaratılışından başlayıp ırkların ve en eski milletlerin ortaya çıkışını ele alan bu eserinde Batı kaynaklarından olduğu kadar İbn Haldûn’dan gelen rasyonalist bir tarih görüşü ortaya koyar.
    • Salname: Osmanlı Devleti’nin mülkiye, askeriye ve ilmiye sınıflarına göre idari teşkilatının, bunlar içinde yer alan makam ve memuriyet sahiplerinin isimleriyle birlikte geniş bir tablosunun yer aldığı bir eserdir.
    • Fezleke-i Tarih-i Osmani: Bu eser, kültür ve eğitim tarihimiz açısından oldukça önemlidir. Rüştiyelerde Osmanlı tarihi derslerinde okutulmak üzere hazırlanmış ilk ders kitabıdır.
  • Adapte ve Tercüme tiyatro eserleri:
    • Tabib-i Aşk - komedi; Moliere’den /Adapte
    • Zoraki Tabib - komedi; Moliere’den/Adapte
    • Azarya - komedi; Moliere’den /Adapte
    • Zor Nikahı - komedi; Moliere’den /Adapte
    • Meraki - komedi; Moliere’den /Adapte
    • Pırpırı Kibar - komedi; Moliere’den / basılmamıştır. /Adapte
    • Dekbazlık - komedi; Moliere’den /Adapte
    • Yorgaki Dandini. - Mensurdur komedi; Moliere’den /Adapte
    • Savruk - hece vezniyle Manzum komedi; Moliere’den / Tercüme
    • Kocalar - hece vezniyle Mektebi Manzum komedi; Moliere’den/ Tercüme
    • Kadınlar hece vezniyle Mektebi - Manzum komedi; Moliere’den/ Tercüme
    • Tartüf - hece vezniyle Manzum komedi; Moliere’den/ Tercüme
    • Aşk-ı Musavver - hece vezniyle Manzum komedi; Moliere’den basılmamıştır. / Tercüme
    • Adamcıl - hece vezniyle Manzum komedi; Moliere’den/ Tercüme
    • Okumuş Kadınlar - hece vezniyle Mensur komedi; Moliere’den/ Tercüme
    • Ernani / Hernani - hece vezniyle Victor Hugo’dan/ Tercüme
    • İnfial-İ Aşk - Mensur komedi Moliere’den
    • Dudukuşları - Mensur komedi; Moliere’den basılmamıştır.
    • Don Civani - Mensur komedi; Moliere’den basılmamıştır.
    • Arslan Avcıları Yahud Hak Yerini Bulur - L. Thiboust ile E. Lehmann’den
    • Muaccizler - Mensur komedi; Moliere’den basılmamıştır
  • Roman tercümeleri:
    • Télémaque - Fenelon’dan

Yusuf Kamil Paşa tarafından yaptığı çok ağdalı ve anlaşılması güç tercümenin sadeleştirilmiştir.

  • Cil Blas Santillani’nin Sergüzeşti - Lesage’den
  • Hikaye-i Hikemiyye-i Mikromega - Voltaire’den
Paylaş:
Yorumlar