Daha Önce Okumamış Olanlar İçi̇n Dünya Klasikleri
Dünya klasikleri, dünya tarihine damgasını vurmuş yazarların tecrübelerinden, gözlemlerinden, hayal dünyasından beslenerek oluşur. Dünya klasiklerini okumak, insanın ufkunun gelişmesini sağlarken, olaylara bambaşka açılardan da bakmayı sağlar. Klasik romanlar denince akla hemen Fransız ve Rus edebiyatı gelir. Romanları okuyup bitirdikten sonra ise bu kitaplara neden dünya klasikleri denmiş daha iyi anlayacaksınız. Dünya klasikleriyle daha önce tanışmadıysanız ve henüz okumadıysanız, sizler için bazı kitapları listeledik…
Suç ve Ceza – Dostyevski
Rus yazar Dostoyevski tarafından yazılan önemli bir klasik romandır. 19. Yüzyılda yazılan Suç ve Ceza Dostoyevski’nin olgunluk döneminin ilk büyük romanı kabul edilir. Parası için bir tefeci kadını öldürmeyi tasarlayan fakir bir öğrenci olan Raskolnikov’un yaşadığı ıstıraplar ve ahlaki ikilemler üzerine odaklanır. O parayla kendini yoksulluktan kurtarabileceğini sanan Raskolnikov’un öldürme planları şansla, ahlaki açıdan bulanıklaşır ve olaylar gelişir. Suç ve Ceza , Dostoyevski’nin tüm dünyada okunan başyapıtıdır.
Sefiller – Victor Hugo
Victor Hugo tarafından yazılan Sefiller, 19. Yüzyıl Fransa’sını konu alır. Bir kürek mahkumu olan Jan Valjan on dokuz senesini harcadığı eski günlerine dönmemek için sürekli kaçışını ve kaçarken de çektiği sıkıntıları, acıları ve yaşam mücadelesini konu alır. 1800’lü yılların Fransız halkının çektiği yoksulluk ve ızdırapları da yansıtması açısından önemlidir. Roman ayrıca Fransa tarihi, Paris mimarisi, adalet ve din gibi konuları işler.
İki Şehrin Hikayesi- Charles Dickens
İngiliz edebiyatında klasik eserler veren romancılardandır Charles Dickens. O'nun için, Victoria döneminin en iyi romancısı, gibi açıklamalar yapılır. İki Şehrin Hikayesine adını veren kentler Londra ve Paris’tir. Bu iki kent, Fransız İhtilali etkisinde anlatılır. Paris’teki karanlık günlerin karşısında Londra’daki aydınlık ve dingin günler yer alır.
Karamazov Kardeşler – Dostoyevski
Hem dünya edebiyatında hem de Rus edebiyatında çok büyük bir yazar olan Dostoyevski’nin Karamazov Kardeşler adlı romanı, Suç ve Ceza ile en önemli eserlerinden birisidir. Bir aileyi konu alan romanda, felaketler zinciri olarak gelişen bir olay örgüsü vardır. Diğer klasik romanlarda olduğu gibi yazıldığı toplumu adeta yansıtan bu roman, 19. Yüzyılda Rus toplumunun geçirdiği sarsıntıları oldukça derinlemesine ve psikolojik açılardan ele alır.
Ölü Canlar- Gogol
19. yüzyılın Rus klasiklerinden olan Ölü Canlar’da Gogol, Çiçikov adlı bir karakteri ele alır. Romanda Çiçikov zengin olma hayalleri kuran bir karakterdir. Fakat bunun için çalışıp didinmeyi düşünmez. Kendisine şark kurnazlığı tarzında bir çözüm bulmuştur. Kasabaları ve köyleri dolaşıp toprak sahibi insanların, ölen kölelerini kağıt üzerinde satın almak ve böylelikle kendine zengin, saygın ve itibar sahibi bir beyefendi imajı çizmek. Roman, 1800’lü yılların Rusya’sını anlatırken aynı zamanda döneme büyük bir eleştiri getiriyor.
Vadideki Zambak – Balzac
Fransız klasik yazar, Balzac’ın yazdığı en büyük romanlarından olan Vadideki Zambak, yazıldığı dönemde beklenen ilgiyi görmez. Kıymeti daha sonradan anlaşılır. Büyük bir aşk romanı olan Vadideki Zambak, diğer klasik romanlarda olduğu gibi, yaşanan çağın sosyokültürel koşullarını, kadın – erkek ilişkilerini yansıtır.
Anna Karenina- Tolstoy
Tolstoy tarafından kaleme alınan ve “Zamanımıza dek yazılan en iyi roman” şeklinde değerlendirilen Anna Karenina 19. Yüzyıl Rus toplumuna dair birçok şeyi yansıtır. Çevresindeki herkesi güzelliğiyle etkileyen Anna Karenina sıkıcı bir evlilik yapmıştır. Bu evlilikten ise bir oğlu olmuştur. Moskova’ya giden Anna Karenina burada bir kontla tanışacak ve hayatı tamamen değişecektir.
Don Kişot- Cervantes
Cervantes, Don Kişot’ta şövalye romanları okuya okuya şövalye olmaya kalkışan bir roman karakterini anlatır. Seyisi,arkadaşı Sanço Panza ile sık sık atışır. Yel değirmenlerine savaş açan Don Kişot İspanyol edebiyatında önemli bir yere sahiptir.
Madame Bovary – Gustave Flaubert
Dünya edebiyatında ve özellikle Fransız Edebiyatında önemli bir yere sahip olan Gustave Flaubert bu eserinde 19. Yüzyılda, Fransa’da yaşayan kadınların yaşamına değinir. 1800’lü yıllarda erkek egemen bir toplum vardır. Kahramanımız Madame Bovary ise, kendisine sunulanı kabul etmeye, yaşadıklarına boyun eğmeye razı değildir. Kendi okuduğu kitaplardaki yaşama, heveslere, maceralara istekli büyük hayalleri vardır. Kitap, kadın- erkek ilişkileri, toplumda kadının yeri ve cinsellik gibi konuları içerir.