Fransız Edebiyatı
Fransız edebiyatı, Fransızca kullanılarak ortaya çıkan edebiyat ürünlerini kapsar. Dünyanın en zengin ve en etkileyici edebiyatlarından biridir. Fransız yazarlar başta epik şiir, lirik şiir, drama ve kurgu olmak üzere edebi yazınların tümüne katkıda bulunmuşlardır.
Fransız edebiyatı birçok ülkedeki yazarların çalışmalarını derinden etkilemiştir. 1600'lerde, klasizm denen Fransız kültürel hareketi tüm Avrupa edebiyatında önemli etki bırakmıştır. 1700'lerin Fransız yazarları Avrupa edebiyatını kontrol altına almışlardı. 1800'ler boyunca, realizm (gerçekçilik) ve sembolizm, birçok dilde yazan yazarların çalışmalarını şekillendirmesine yardımcı olmuştu. 1900'lerde ise, sürrealizm (gerçeküstücülük) ve egzistansiyalizm (varoluşçuluk) Fransa sınırlarının dışına çıkarak diğer yazarlar, sanatçılar ve düşünürlerin çalışmalarını geniş ölçüde etkilemiştir.
Birçok Fransız yazar, biçim, dil, tarz ve geleneğe önem vermişlerdi. Diğer dillerde yazan yazarlardan daha fazla kurallar ve modellere bağlı kalmışlardı. Genelde, romantizm (akılcılık) Fransız yazınını elinde tutmuştur. Akılcılık, insan eylemlerinde nedenselliği temel alır. Akılcılık; temiz, kendi kendini kontrol edebilen ve sanatsal ustalığa ulaşmış bir yazı yaratmıştır.
Her ne kadar akılcılık Fransız Edebiyatında hayatî bir rol oynadıysa da, güçlü bir deneysel nitelik de zamanla Fransız yazınında öne çıkmıştır. Örneğin 1800'lerin başındaki romantizm hareketi gibi dönemlerde, bu deneysellik duygu dolu ve bazen de tutkulu bir sanat yaratabilmiştir. Bu aynı zamanda teorik ve biçimsel konuları işlemede de kullanılmıştı; örneğin 1900'lerin Yeni Roman'ında olduğu gibi.
Erken Fransız Edebiyatı
En erken yazınlara MÖ. 800'de rastlanır. Şiir, antik Fransız edebiyatında baskındır. Birçok şiir, eğitimsiz insanlara gezgin jongleurlerce (jonklör) söylenmek ya da oynanmak içindi. Zaman içinde, iki ana şiir tarzı ortaya çıkmıştı: lirik ve öyküsel.
Lirik Şiir
Lirik şiir 1100'lerden 1400'lere kadar yaygınlaştı. Trobador denen şair-müzisyenler, Provens lehçesiyle aşk şarkıları yazmaya güney Fransa'da başladı. Bu şiirlerin bazıları kuzey Fransa'ya da trovör denen şairlerce taşınmıştı. Hem trobadorlar hem de trovörler kadınları ve aşk ideallerini anlatan lirik şiirler bestelediler. Bu şiirler kasıtlı olarak tekralamalardan ibaretti. Eğlenceden çaresizliğe geçişleri büyük bir ustalıkla, duygusal koşullara yoğunlaşarak resmetmişlerdi. Orta Çağ'ın en tanınan Fransız lirik şairi François Villon'dür. Üç eşit stanzin ardından daha kısa bir bitiriş stanzini içeren bir yazın biçimi olan çeşitli balatlar besteledi. Aynı zamanda aşk, başarısızlık ve ölüm temalarıyla ilgilenen uzun şiirler de yazdı. Villon'un yazını geniş bir ton aralığında, kinayeli aşağılama ve grotesk görsellikten tutku gibi konulardaki daha narın pasajlara uzanmıştı. Başyapıtı 2000 dizelik otobiyografik şiiri Grand Testament'tir (1461).
Öyküsel Şiir
Öyküsel şiirin dört biçimi vardır: (1) epik şiir, (2) romans, (3) ilahiler ve öyküler, ve (4) fabliaux. Orta sınıf için yazılan fabliaux dışında hepsi aristokrat izleyiciler için yazılmıştı. Epik şiirler genelde savaş ve savaş kahramanlıkları üzerinedir; çhansons de geste (büyük eylemlerin şarkıları) diye adlandırılırlar. Jonklörler chansonları müzikle birleştirmişlerdi. En ünlüleri Roland'in Şarkısı'dır (1100). Ünlü komutan Charlemagne tarafından yönetilen bir askeri talim sırasındaki bir olayı anlatır.
Romanslarsa sıklıkla fantastik maceralarla dolu uzun kurgusal çalışmalardı. Yedi tipi vardı. Romans antiques (klasik romanslar) Troya Savaşı gibi tarihi olaylar üzerine temellenmişti. Romans bretons (Breton romansları) ise eski Büyük Britanya'daki Yuvarlak Masa Şövalyeleri ve Kral hakkında hikayeler anlatırdı.
Belki de en çok okunan ve en etkileyici Fransız romansı Gül Romansıdir. Guillaüme de Lorris ilk kısmını yazmıştı (1230) ve şair Jean de Meung 1275'te daha karamsar ve kinayeli bir ruh haliyle bitirmiştir. Şiir, aşkın gelişimini anlatmak için karmaşık alegoriler (sembolik hikayeler, insanlar ve görüntüler) kullanmıştı.
İlahiler ve öyküler aşk, şövalyelik ve metafizikle ilgili kısa manzumelerdi. İlahiler daha çok Celtic kaynaklarına dayanıyordu. Öyküler ise genelde Latin kaynaklıydı. 100'lerde şair Marie de France birçok önemli öykü yazmıştır.
Fabliaux kısa, genellikle taşlamalarla dolu mizahı öykülerdi. En önemlisi, hayvan karakterlerin insani toplumunu eleştirdiği Renard Romansı (1175-1205) denen koleksiyonda bulunur.
Erken Yazın manzume romanslardan sonra ortaya çıkan romanslardan oluşur ve genelde aynı hikayeleri anlatır. Tarihi belgeler bu tip yazının ana unsurudur. En bilinen tarihi yazarlar Philippe de Commines, Jean Froissant, Jean de Joinville ve Geoffroy de Villehardouin'dir.
Erken Drama öncelikle manzume şeklinde yazılmıştı ve dini temalarla ilgileniyordu. Dini dramlar üçe ayrılıyordu: Gizem Oyunları Skripturlarından (İncil ayetleri) bölümler sahneledi. Mucize oyunları Meryem Ana ve incilden portreler sunuyordu. Ahlaki oyunlar eğitim amaçlı sembolik dramlardı. Seküler (dinsel olmayan) komediler - farslar – dini dramların sahnelenmesi sırasındaki girişlerdi. 1200'lerde dramatist Adam de la Halle realizmin çarpıcı etkilerini ve yüksek psikolojik derinlik seviyesini yakalayan seküler oyunlar yazdı.
Rönesans
Fransız edebiyatında Rönesans 1500'lerin başından 1600'lara kadar uzanmıştı. Fransız rönesansı İtalyan sanat ve edebiyatındaki gelişmeler ve eski Yunan ve Latin modellerinden etkilenen edebiyatın ve öğrenimin çiçek açması olarak nitelenebilir. Yazarlar ve bilgeler – Hümanistler – Rönesans'ta önemli rol oynamışlardı. Hümanistler öğrenmenin temelini dini temalardan çok dünyevi konulara çekmişlerdi.
1494'ten 1525'e kadar Fransız ordusu İtalya'yi işgal altında tuttu. Bu istilalar İtalyan edebiyatı ve sanatıyla teması da beraberinde getirmişti. Bu ilişki sayesinde Fransız rönesansı hız kazandı. 1500'lerin başında Kral I. Francis ve kız kardeşi Marguerita de Navarre hümanistlerin ve tebalarındaki diğer yazarların taslaklarıydı. Marguerite kendisi de bir yazardı.
François Rabelais Fransız Rönesansının en ünlü kurgu yazarı ve döneminin önde gelen tip otoritelerinde biriydi. Ana eseri Gargantua ve Pantagruel'dir. Bu neşeli, çoğu zaman da patavatsız beş parçalık anlatı 1532 ile 1564 arasında yayımlandı. Rabelais, çarpıcı öğretilerin ham sahnelerinin ve genelde vahşi fiziksel komedilerin anlık değişimlerle birleştirildiği bir biçimde yazmıştı. Bu çalışma, dönemin yasal, politik, dini ve toplumsal kurumlarını eleştirmekteydi.
Pleiade, geleneksel tarzı kırıp Yunan ve Roma modelli yeni bir Fransız edebiyatı yaratmaya çalışan yedi şairden oluşan bir gruptu. Pierre de Ronsard grubun önderiydi. Şiirleri aşk ve gençliğin geçmesi gibi temaları betimleyen pastoral tarzda eski yazı biçimlerini kullanır. Ronsard'in şiirlerinin kolay çekiciliği, dünyevi tecrübenin önemine derin adamışlığı saklar. Yazını, yaşlılık ve ölüm gibi bu tecrübelerin acı yanlarının korkusuzca üzerine gitme becerisini gösterir.
Joachim du Bellay, Pleiade'nin başka bir üyesiydi. Fransız edebiyatında İtalyan Rönesansı'ndan ödünç aldığı söne biçimini ilk kullanan şairdir. dü Bellay, Fransız Edebiyatı'nın Savunması ve Yüceltilmesi adlı önemli bir makale yazdı (1549). Makalede, Orta Çağ boyunca çoğu şair tarafından kullanılan Latince'yi savunan şairlere karşı Fransızca'yı savundu. Du Bellay, Fransızcanın Latince ya da Yunancanın rakibi olamadığını kabul etmekle beraber bu iki dilin olanaklarının çokça kullanılması nedeniyle solmaya yüz tuttuğunu, ancak Fransızcanın bu sorunun çözümüne yeni bir soluk getirebileceğini düşünmekteydi. Fransız yazarlarını, Fransızca'yı Yunanca ve Latinçe'den alıntılarla, lehçe ve teknik deyimler açısından güçlendirme çağrısı yaptı.
Pleiade'nin başka bir üyesi Etienne Jodelle bir dramatistti. İlk Fransız komedisi Eugene (1552) ve ilk trajedi Kleopatra Mahkûmu (1552) onun eserleridir.
Lyon, güneydeki Lyon kentinde ortaya çıkan ve bünyesinde Maurice Sceve ve Parnette dü Guilliot'yu barındıran başka bir şairler grubuydu. Sceve'nin şiiri, gramer ve imgelerin karmaşıklığıyla ünlüdür. En önemli eseri, Delie (1544) adındaki dikkatle hazırlanmış 459 dizayn (10 dizelik stanzlar) serisidir. Delie, şairin, Pernette de Guillot olduğu düşünülen bir kadına olan aşkını, aşıkların birbirlerine karşı kullandığı genelde erotik bir dille anlatmaktadır.
Michel de Montaigne denemeleri bir edebi biçim olarak kurgulamıştı. Bir deneme, resmi olmayan konuşma dilinde yazılıyordu. Montaigne'nin denemeleri geniş bir klasik eğitimle şekillenmişti. Tamamen kişisellerdi ve yazarın kendisi, bilgi, alışkanlıklar, ölüm, geziler ve öğrenim gibi konular üzerindeki gevşek meditasyonlardan oluşuyorlardı.
Klasik Çağ
Kral 13. Louis ve özellikle Kral 14. Louis'in iktidar dönemleri klasik dönem olarak bilinir. 1600'lerin başından 1700'lere kadar geçen süre Fransız edebiyatının yüksek dönemi olarak düşünülür.
Klasik yazarlar Rönesans fikrini reddetmediler; bu dönem daha geniş bir düzen ve gelişim ruhu geliştirmişti. Fransız yazarları özellikle insani davranışları ve idealleri inceleyen nedenler ve düşünüşleri vurgulamıştı.
Klasik Şiir
Francois de Malherbe ilk önemli Klasik şair ve en etkileyici olandı. 1600'lerin başında Malherbe, Klasik yazının temelini atan temiz, akılcı ve ayık şiirler yazdı. Jean de La Fontaine ve Nicolas Boileau-Despreaux da Klasik dönemin önde gelen şairlerindendiler. La Fontaine, Fabl (1668-1694) denen hayvan karakterleri üzerinde yazdığı kinayeli, öğretici, derinlikli ünlü hikayeler koleksiyonunu yazdı. Boileau da bu dönemde, zamanının Klasik siirinin etkilenimlerini belirleyen yönetim ve asillik prensiplerini anlatan Şairlik Sanatı (1674) eserini kaleme aldı.
Klasik drama uzun zaman Fransız klasizminin en büyük ifadesi olarak kabul gördü. Bu dönem boyunca, 12-hecelik dizeler – Alexandrine - Fransız dramasının baskin siirsel ölçütü olarak kurulmuştu. Bu dönemin en ünlü yazarları Pierre Corneille, Jean Racine ve Moliere'dir.
Corneille ilk önemli trajedi yazarı Klasiktir. Oyunları, görev, sadakat ve askin çözünmez çatışmalarının içinde yüzen asil karakterleri barındırır. Corneille, istek, otokontrol, onur ve özgürlüğün önemine vurgu yapmıştır. Trajedileri arasında Le Cid (1637), Horace (1640) ve Polyeucte (1642) sayılabilir.
Jean Racine, çağının Klasik trajedi yazarlarının en büyüğü olarak tanınır. Karakterleri kontrol altına alamadıkları tutkularının sarmalında betimlenir. Melankolik bir dini pesimizm, eserlerinin çoğunun yapısındadır. Racine, antik Yunan ve Roma eserlerini Andromaque (1667), Phedre (1677) ve Athalie (1691) gibi başyapıtlarında yeniden islemiştir.
Moliere, Fransız dramasının en önde giden komedi yazarıdır. En etkili oyunları, toplumsal değerlerle çatışan güçlü karakterleri konu alan taslamalarıdır. Moliere, en güzel komedilerini 1660'ların ortasında yazmıştı. Bunların arasında Tartuffe, Don Juan ve Yabani sayılabilir.
Klasik Nazım
İki filozofun Fransiz Klasik nazımının en üstün örneklerini verdikleri düşünülür. Rene Descartes, dahan sonraki Frensiz felsefesi ve estetiğini bicimlendirmede temel teşkil eden Metod Üzerine Nutuk (1637)'u yazdı. Öncelikle bir matematikçi olarak bilinen Blaise Pascal, derin Hristiyan inancını temsil eden etkili yazılar yazmıştı. Pascal'in en bilinen eseri yansımaları topladığı Pensees'tir (1670).
Kendilerine Moralist (ahlakçılar) diyen bir grup yazar insan eylemlerini ve tavırlarını, maxim dedikleri harfler, söyleyişler ve diğer yazın bicimleriyle tanımlamışlardı. François de La Rochefoucauld'un Yansımalar'ı (1664) psikolojik olarak derin, acımasızca sorgulayıcı ve mükemmele bir özlülük içinde olabilen bu tarza bir örnektir. Theophrastus'un Karakterleri (Jean de La Bruyere, 1668) günlük insanları ve toplumsal kimliklerin edebi portrelerini maksimlerle birleştirir.
Madame de La Fayette, Fransız edebiyatındaki en önemli romanlardan birini yazmıştır: Cleves Prensesi (1678). Roman, psikolojik çözümlemeleri ve usta yapısı nedeniyle yüceltilmişti. Sürekli kontrol altında tutulan tutkulu ask teması, içlerinde Jean-Jacques Rousseau'nun da bulunduğu daha sonraki yazarları da çok etkilemiştir.
Tarihçi ve Roma Katoliği papaz Jacques Bossuet, etkileyici ve hareketli vaazlarıyla tanınır. Francois de Fenelon da Roma Katolik başpiskoposuydu. Edebi ünü özellikle, yazarın eğitim, ahlak, siyaset ve din üzerine görüşleriyle dolu Telemachus (1699) romanına dayanır.
Felsefi Çağ (Aydınlanma)
Filozoflar Çağı
Genel anlamda filozof sözüyle, nereden gelindiği, doğa, dünyanın ya da yaşayan insanların kaderi gibi büyük metafizik meseleler üzerine düşünen ve bunları evrensel bir sistem şeklinde çözümlemeye çalışan kimse kastedilir. Bununla beraber Montesquieu, Diderot, Voltaire zamanında ifade, özel bir değer kazandı. Bu filozofların çoğu metafiziği beğenmeyip bilinmeyen üzerine kafa yormanın gereksiz olduğunu düşünürler. Buna karşı hepsi, insanın yeryüzünde mutluluğunun bağlı olduğu politik, sosyal, ahlaki ya da dinsel düzen konularıyla ilgilenirler. Onlar bu konuları bütün ön yargıları bir tarafa bırakıp bizzat kendileri incelemeği iddia ederler. Ansiklopedi’de “filozof” ispat edilmeyen hiçbir şeyi kabul etmeyendir denilir; onlar aldatıcı mefhumları hiç kabul etmezler; mutlağın, olağanın, şüphelinin kesin sınırlarını çizerler. Böylece filozoflar her sahada önceki yüzyılda Descartes ve inanmayanlar tarafından da açıklandığı gibi, otorite ilkesine karşı baş kaldırırlar; en yaygın fikirleri, en oturmuş gelenekleri sarsarlar, kurumlarda ve adetlerdeki büyük devrim öncesi düşüncelerde devrim yaparlar.
Felsefi düşüncede ilerlemeler ve klasik zevke bağlılık (1715-1750)
XVIII. yüzyılın ilk yarısında, felsefi düşünce kendini ortaya koymak için yönetimin zayıflığından faydalanır; ama sosyal tenkitlerinde en gözü pek yazarlar, klasik zevke sadık kalırlar.
Otoritenin zayıflaması
XIV'ncü Louis’nin ölümünden itibaren, rejime yenik düşen otorite krizi potansiyel olarak müsaittir. Kral naibi seçilen Orleans dükü sansür ve polis gözetimini gevşek tutar. XV'nci Louis düş kırıklığına uğratan siyasetinin sebebiyet verdiği memnun olmayanların görüşlerini bilhassa kendisine iyi ve usta bir yardımcı, iyi bir öğütçü olan kardinal Fleury'nin ölümünden sonra bastıramaz. Bu memnuniyetsizlik 1748 yılında, kıralın Avusturya kraliçesi Marie-Therese’e karşı başarılı bir savaştan sonra Aix-la Chapelle antlaşmasını imzalaması ve bütün kazanımlarını terk etmesi ile zaten güvenilmez olan bir barışı satın almasıyla doruk noktaya ulaşır. Bu kriz boş bir meydanı, fikirleri halkın görüşünde gittikçe geniş bir ilgi bulan yenilikçilere bırakır.
Felsefenin İlkeleri
İnceleme ruhu- Tanrı esini üzerine kurulmuş olan geleneksel inanç yerine filozoflar bilinç ilkeleri olarak aklı ve deneyimi koyarlar. Descartes onlara mantıklı düşünme çalışmasıyla gerçeği yanlıştan ayırmağı öğretti. İngiliz deneyselciler, özellikle Locke, onlara pozitif olayların zevkini vermeğe katılırlar.
Böylece dinin saygınlığı yerine insani bilimlerin saygınlığını koymağa çalışırlar. Newton sistemi, kültürlü halk içinde büyük merak uyandırır, bilim dünyasında gittikçe artan sempati kazanır ve peşin hüküm (batıl itikat) ile dolu eski fizikin zararına kendini kabul ettirir. Taşra Akademilerinde, hatta yurttaşların görüşlerinde deney ve laboratuvar araştırmaları artar, aynı zamanda tarihî ve arkeolojik bilinç gelişir. Kozmopolit (çok dünyalı) ruh- Bundan başka yabancı ülkelerin kurumları ve adetlerine olan güçlü bir merak yayılır. Yabancı değiş tokuşlar artar; seyyahlar gittikçe çoğalır. İngiltere özel bir saygınlık kazanır: Milli özsaygı konusunda Fransız ve İngiliz kurumları arasında sık sık acımasız kıyaslamalar yapılır.
Edebiyat Gelenekleri
Sanat alanında, bununla beraber, büyük klasikler örnek model olarak dururlar. Bir Saint-Simon onlara elbette hiçbir şey borçlu değil ama rakipsiz bir örnektir. Benimsenmiş türler, trajedi, komedi, roman gene yenilenerek birçok yazar tarafından işlenmiştir. Marivaux’nun tiyatrosu klasik bir başarı taslağıdır. Montesquieu ile Voltaire’in felsefi eserlerine gelince, onlar klasik dehaya uygun olan düşünce aydınlığı ve ifade açıklığıyla kendilerini kabul ettirirler.
Bu dönemin edebiyatı oldukça felsefiydi ve Voltaire, Denis Diderot ve Jean-Jacques Rousseau gibi önemli yazarlar tarafından yaratılmıştı.
Voltaire, döneminin en çok konuşulan ve tartışılan edebi figürüydü. Yazar olarak yeteneklerini ve ününü tahammülsüzlük ve önyargılılık ile savaşmak ve akılcılığı yüceltmek için kullanmıştı. Voltaire'in en ünlü eseri taslama roman Candide'dir (1759). William Shakespeare'den etkilenerek trajediler de yazdı. Bunun yanında, Voltaire aynı zamanda Avrupa ve dünya tarihi üzerine eserleri ile modern tarih yazımının prensiplerini geliştirmeye de yardim etti.
Denis Diderot ana olarak Neden Çağı'nın en önemli entelektüel yapıtlarından biri olan Encyclopedie'nin (1751-1772) editörü olarak tanınır. Ansiklopedi, birçok alandaki uzman yazarların makalelerinin derlenmesinden oluşuyordu. Eser, günün bilgi birikiminin daha geniş bir izleyiciye uzanmasını amaçladı. Dini otoriteye, iktisadi eşitsizliğe ve adaletin istismarına saldırdı. Diderot aynı zamanda Ölümcül Jacques ve Efendisi (1778-1780) adli romanındaki kurgusallık ile de bilinir.
Jean-Jacques Rousseau, Fransız toplumunda (Yeni Heloise, 1761) ve eğitim mekanizmasında (Emile, 1762) degisiklikler önermişti. Rousseau'nun otobiyografisi (ölümünden sonra yayınlanan Itiraflar, 1782) kendini eleştirmenin modern edebiyatını yaratmaya yardimci olmuştu. Meditatif ve lirik duyguyu Fransız edebiyatına yeniden sokmaya yardımcı olan kurgusu içinde, Rousseau'nun doğaya hassasiyeti belirgindir. Bu hassasiyet kendisinin siyaset ve toplumsal düzen üzerine yazdığı Söylevler (1755) ve Toplum Sözleşmesi (1762) gibi teorik eserlerini de oldukça etkilemiştir.
Marquis de Sade, kendi zamanında çağdaşlarınca anlaşılmadı ve daha sonra da hep nefretle anıldı. Ancak 1900lü yıllara doğru Neden Çağı'nın en önemli yazarlarından biri olarak kabul edilmeye başlandi. Boudir'de Felsefe (1795) gibi vahşi pornografi içeren romanları, kendi zamanındaki yazarların doğaya bakışları ve toplumsal düzen öngörülerinin iyimser doğasıyla dalga geçer. Siyasi yazılarıyla da bilinen Montesquieu, rezil eden toplumsal eleştirilerini Pers Mektupları'nda (1721) yazdı. Alain Rene Lesage ünlü satirik romanı Gil Blas'i (1715-1735) yazdı. Pierre de Beaumarchais, Sevilla Berberi (1775) ve Figaro'nun Düğünü (1784) gibi satirik komediler kaleme aldı. Iki oyun da aristokratik önceliğin irrasyonel doğası üzerinedir ve bu fikirler Fransız Devrimi fikirlerine katkıda bulunmuştur.
Bu Konuyla İlgili Bağlantılar
- Fransız Edebiyatında Edebi Akımlar
- Klasizm Akımı nedir?
- Sürrealizm Akımı nedir?
- Egzistansiyalizm Akımı nedir?
- Realizm Akımı nedir?
- Sembolizm Akımı nedir?
- Romantizm Akımı nedir?
- William Shakespeare'in Hayatı ve Eserleri
- İtalyan Edebiyatı
Nobel Edebiyat Ödülü kazanan Fransız Edebiyatçıları
Şu kişiler Fransız edebiyatına, dolayısıyla dünya edebiyatına, yaptıkları üstün katkıları nedeni ile Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görülmüşlerdir:
- 1901 - Sully Prudhomme (ilk Nobel Edebiyat Ödülü)
- 1904 - Frédéric Mistral (Eserlerini Provensal Oksitanca lehçesi ile hazırlamıştır.
- 1911 - Maurice Maeterlinck (Belçikalı)
- 1915 - Romain Rolland
- 1921 - Anatole France
- 1927 - Henri Bergson
- 1937 - Roger Martin du Gard
- 1947 - André Gide
- 1952 - François Mauriac
- 1957 - Albert Camus
- 1960 - Saint-John Perse
- 1964 - Jean-Paul Sartre (Ödülü kabul etmemiştir.)
- 1969 - Samuel Beckett (İrlandalı, hem İngilizce dili ile hem de Fransızca dili ile eserler vermiştir.)
- 1985 - Claude Simon
- 2000 - Gao Xingjian (Çin'de yaşayıp eserlerini o ülkede hazırlamıştır.)
- 2008 - Jean-Marie Gustave Le Clézio
Kaynak: Vikipedi
Kaynakçalar:
- D Coward. A History of French Literature. Blackwell Publishing, 2002.
- P France. The New Oxford Companion to Literature in French. Oxford University Press, 1995.
- D Hollier. A New History of French Literature. Harvard University Press, 1989.
- BE Jack. Francophone Literatures: An Introductory Survey. Oxford University Press, 1996.
- S Kay. A Short History of French Literature. Oxford University Press, 2003.
- MH Offord. Francophone Literatures: A Literary and Linguistic Companion. Routledge Press, 2001.
- EM şartori. The Feminist Encyclopedia of French Literature. Greenwood Publishing Co., 1999.
- World Book Dictionary 2005.