Giritli Ali Aziz Efendi'nin Hayatı ve Eserleri

— min. okuma: 6-7 dakika

Giritli Ali Aziz Efendi, Türk diplomat, Büyükelçi ,Yazar ve Şair

Doğum tarihi ve yeri: 1749 / Girit, Kandiye
Ölüm tarihi ve yeri: 29 Ekim 1798, Berlin

1- Giritli Ali Aziz Efendi’nin Hayatı

1749'da Girit- Kandiye’de doğduğu tahmin edilmektedir. Esasında doğum tarihi bilinmemekte fakat öldüğünde 49 yaşında olduğu kaynaklara geçtiğinden bu tarihte doğduğu hükmüne varılmaktadır.

Defterdar-ı Tarihçisi Mehmed Efendi'nin oğludur. Tahsilini Girit’te yaptı. Babası zengin olduğu için pek çok mal miras kaldı. Bu serveti harcayıp tükettikten sonra İstanbul’a gitti. Hassa silahşörleri arasına katıldı.

Valide kethüdası olan hemşehrisi Yusuf Ağa'ya bağlandı. Hassa Silahşöleri arasına katılan Aziz Ali Efendi hacegan-ı Divan-ı Hümayun arasına katılarak yüksek bir mevki elde etmeyi başarmıştır.

Yusuf Ağa’nın yardımı ile Sakız Adası'na muhassıl (vergi tahsildarı) tayin edildi. Bir müddet sonra da Belgrad’a gönderildi.

İki sene orada kalıp devlete ait bazı mülklerin satışına nezaret etti.Buradaki vazifesinin zor olmasına rağmen, başarılı çalışmalar yaptı.Bu başarısı sebebiyle III. Selim zamanında mir-i miranlık payesi ile Mir-i manlık görevi ile 1796'de Prusya gönderilir.

1797'de Berlin büyükelçisi tayin edilerek Osmanlı İmparatorluğunun Prusya devleti nezdinde sürekli ve yerleşik mahiyette ilk sefiri oldu. Bu görevle 4 Haziran 1797 tarihinden ölümüne kadar Berlin’de devam ettirmiş, Padişah III. Selim adına Osmanlı Devleti’ni temsil etmiştir.

Bir buçuk sene süren sefaretine ilişkin olarak çok kısa bir sefaretname de yazdığı çeşitli kaynaklarda belirtilen Ali Aziz 29 Ekim 1798'de Berlin’de öldü. Kendisinden sonra oğlu Selüver Efendi de elçilik görevinde bulundu.

Bizzat Ali Aziz'in ölümünden dolayı Prusya Kralı III. Friedrich Wilhelm tarafından tahsis edilen Berlin Müslüman mezarlığına defnedildi.

Bu mezarlığın yeri günümüzde Berlin'in Kreuzberg semtinde Geibelstrasse'nin Urbanstrasse'ye açıldığı yolağzının karşısına denk gelmekte olup, 1866'da aralarında Ali Aziz'in bulunduğu burada gömülü beş Türk'ün mezarının Columbiadamm'da tahsis edilen yeni yere nakledilmesinden sonra, Giritli Ali Aziz anısına bir plaket yakın geçmişte Urbanstrasse'ye yerleştirilmiştir.

2- Giritli Ali Aziz Efendi’nin Edebi Kişiliği

Hayatı hakkında bilgi veren Osmanlı Müellifleri ve Sicill-i Osmani’de alim, hakim ve siyasi bir zat olduğu kaydedilmiştir. Eserlerinden Hurûfiliğe meyilli, gizli ilimlere meraklı, Alevi-Bektaşimeşrep ve rind tabiatlı bir kişi olduğu izlenimi edinilmektedir.

Aziz Ali Efendi’nin tasavvuf, hurufilik, hikmet felekiyat ilimleri ile ilgili olduğu, cifr, simya, remil, sihir ve tılsımla ilgilendiği , hurafeliğe meyyal bir yazar olduğu eserlerinden de anlaşılmaktadır.

Arapça ve Farsçayı tahsil hayatında öğrenen Aziz Efendi , Girit’te Rumca ve Berlinde de Almanca öğrenmiştir.Devrin kaynaklarının belirttiğine göre hafızası ve ezber kabiliyeti çok yüksek bir insan olduğu anlaşılır.

Aziz Efendi’nin Farsça’yı çok iyi bildiği ve hafızasında Farsça 40.000 beyit bulunduğu nakledilmektedir.” bu bilgi doğruluğu tam olarak bilinemese bile onun güçlü bir hafızaya ve ezber kabiliyetine sahip olduğuna delildir.

Türkçe ve Farisi şiirler yazmıştır. Muhayyelat adlı eserinde çeşitli hikayeleri kendine has bir üslupla kaleme almıştır.Eserleri baştan sona kadar tasavvuf sembolleri ile dolu¬dur. Felsefe, astronomi, büyü, fal gibi konulara meraklıdır.

Muhayyelat adlı eserindeki kahramanları da bu tür işlerle uğraşan tiplerdir.

Dili ağır ve anlaşılması güçtür. Eserlerinde halk ve bin bir gece masallarının bazı motiflerini kullanmıştır. Yazıları belli bir edebi türe sokulamayacak kadar karmaşık hikayelerden meydana gelmiştir.Doğu hikaye tarzının temel tekniği olan hikaye tarzında; hikaye içinde hikaye sistemi esas alınmış olup, hikayelerdeki asıl kahramanlar kitap bitinceye kadar dikkati çekmekte ve böylece konu bütünlüğü sağlanmaktadır.

Orijinal ismi "Muhayyelat-ı ledünni-i ilahi-i Giridi Ali Aziz Efendi" olan ve kısaca Muhayyelat veya "Muhayyelat-ı Aziz Efendi" şeklinde anılan ünlü eserinde yazar çeşitli hikayeleri kendine has bir üslupla kaleme almıştır. En erken 1770'li yıllarda yazılmasına başlandığı tahmini yürütülmekte ve 1797'de tamamlandığı düşünülmektedir.

Hayal ile gerçeğin, sözlü kültürle yazılı kültürün ve maceralı hikayelerin iç içe geçtiği, efsunların, ifritlerin, dervişlerin, aşıkların kol gezdiği fantastik özelliklere sahip olan eser geleneksel hikaye ile modern anlatma tarzı arasında bir yere sahiptir ve Türk edebiyatında modern çağa geçişte önemli bir mihenk taşı olarak kabul edilir. "Birinci, İkinci, Üçüncü Hayal" başlıkları altında müstakil üç bölüm halinde yazılmıştır. Doğu hikaye tarzının temel tekniklerinin kullanıldığı eserde hikaye içinde hikaye sistemi esas alınmış olup, kahramanlarına kitap bitinceye kadar kısa atıflar içinde rast gelinmekte ve böylece konu bütünlüğü sağlanmaktadır. Sade bir dil ve yalın bir üslup kullanılan eser ilk defa 1852'de, daha sonra Muhayyelat-ı Aziz Efendi başlığı altında Mekteb-i Harbiye-i Şahane matbaası tarafından 1867'de, ardından da İzzet Efendi Matbaası tarafından 1873'te İstanbul’da basılmıştır. Eserin bir bütün olarak veya ayrı ayrı bölümler halinde günümüz Türkçesine uyarlanmış versiyonları yakın geçmişte çeşitli yayımcılar tarafından yayınlanmıştır.

Şiirde binlerce beyti ezberlemiş olmasıyla kendi çağında nam salmış olan Ali Aziz'in Muhayyelat'tan başka Varidat isimli tasavvuf içerikli bir eseri, Türkçe ve Farsça şiirleri bulunmaktadır. Muhayyelat´ın önsözünde Avrupalı bilginlerin sorularına cevaben yazdığından bahsedilen risale ise henüz bulunamamıştır.

Muhayyelat'ın etkileri geniş olmuştur. 19. yüzyılda, Ahmet Mithat Efendi'nin 1877 tarihli Çengi adlı romanının temelinde de "Muhayyelat"a göndermeler yer alır ve romanın kahramanı Daniş Çelebi'nin gerçeklerden kopmasına "Muhayyelat"ı okuması sebep olur.

19. yüzyıl Türk şiirinin en önemli isimlerinden Muallim Naci'nin şiirlerinde "Naci" takma adını kullanmasına da Giritli Ali Aziz Efendi'nin Muhayyelat'ında yer alan bölümlerden biri olan "Kıssa-ı Naci" hikayesinden derinden etkilenmesi sebep olmuştur.19. yüzyılda kaşif ve 1001 Gece Masalları'nın en tanınmış çevirmenlerinden Richard Francis Burton Muhayyelat'a atıfta bulunmuştur.

20. yüzyılda Avusturyalı Türkolog Andreas Tietze Muhayyelat hakkında bir çalışma yayınlamıştır.

3- Giritli Ali Aziz Efendi’nin Eserleri

  • Muhayyelat: Muhayyelai-ı Aziz: Tam adı Muhayyelat-ı ledünni-i ilahi-i Giridi Ali Aziz Efendi olan eserin 1797'de tamamlandığı sanılmaktadır.
  • Varidat: Varidat-ı Mensûre: Tasavvufi, didaktik bir risaledir. Varidat-ı İlahiyye adıyla da anılan eser bazı tasavvufi söz ve kavramların mahiyetini “Varide” başlıklı küçük bölümlerde izah etmektedir. Yazma bir nüshası Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Kütüphanesi’ndedir.
  • Divançe: Çoğu tasavvufla ilgili şiirlerinden meydana gelen küçük bir yazma divandır. Yazma divançe Süleymaniye Kütüphanesi’nde bulunan (Haşim Paşa, nr. 6/5) ve Şeyhülislam Ahmed Muhtar Molla Bey’in oğlu Ali Haydar eliyle 1302’de istinsah edilmiş bir nüshasında bir tevhid, bir naat ve otuz bir gazel mevcuttur. Türkçe ve Farsça şiirleri de bulunmaktadır.
  • Sefaretname: Eser Aziz Ali Efendi’nin Belgrad, Prusya ve Berlin’de geçen yıllarını anlatan küçük bir eseridir.
Paylaş:
Yorumlar