Mehmet Rauf'un Hayatı ve Eserleri
Mehmet Rauf, Türk edebiyatçı.
Doğum tarihi ve yeri: 12 Ağustos 1875, İstanbul
Ölüm tarihi ve yeri: 23 Aralık 1931 İstanbul
1-Mehmet Rauf'un Hayatı
12 Ağustos 1875'te İstanbul'da doğan Mehmet Rauf 23 Aralık 1931'de yine İstanbul'da yaşamını yitirmiştir. Psikolojik roman türünün ilk örneklerinden olan "Eylül" isimli romanıyla Türk edebiyatında isim yapmıştır.
İlk ve orta öğrenimini İstanbul Balat'taki mahalle mektebiyle, Soğukçeşme Askeri Rüşdiyesi'nde yapan Rauf, Bahriye mektebini bitirir, deniz subayı olur. 1894'te staj için Girit'e, 1895'te Kiel kanalının açılış töreni için Almanya'ya gönderilir. Trabya'da elçilik gemilerinin irtibat subaylığına atanan Rauf, üç kez evlenmiştir. 1908'den sonra bahriyeden ayrılarak sadece yazarlık yapmaya başlar. 1908-1909 arasında "Mehasin", 1923-1924 arasında "Süs" adlarında iki kadın dergisi yayınlayan Rauf, bir süre ticaretle uğraşır ancak, yaşamının son yıllarını yoksulluk içinde geçirir.
Mehmed Rauf’un edebiyata eğilimi küçük yaşta okuduğu kitaplar ve babasıyla gittiği tiyatrolarla başlar. Önceleri Türk ve Batı edebiyatlarıyla ilgili eserleri okumaya, hatta bildiği İngilizce ve Fransızca ile bazılarını Türkçe’ye tercümeye çalışan Mehmed Rauf edebî zevki geliştikçe George Ohnet, Octave Feuillet, Alphonse Daudet, Emile Zola, Gustave Flaubert gibi realist yazarlara yönelir. İzmir’de Hizmet gazetesini çıkaran, eserlerini okuyarak hayran olduğu Halit Ziya’ya gönderdiği “Düşmüş” adlı hikâyesi aynı gazetede yayımlandığında henüz on altı yaşındadır Rauf. Değişik mecmua ve gazetede yazmış olmasına rağmen onun için artık bir unutuluş devresi başlamıştır. Mehmed Rauf’un bu tecrit edilişinin arkasında hayatının mihveri denilebilecek aşkları ve bohem hayatı yatmaktadır. Özellikle Bir Zambak’ın Hikâyesi’nin yayımlanmasının ardından gelişen olaylar Mehmed Rauf’un edebi itibarını derinden sarsar ve askerlikten uzaklaştırılmasının arkasından hayatını yazılarıyla kazanmak zorunda kalır. Edebî hayatının bu devresinde kaleme aldığı on bir romanın bir kısmı tefrika edildikten sonra kitap haline gelmiş, “Harâbeler” ve “Kâbus” adlı iki romanı ise tefrika halinde kalmıştır. Mehmed Rauf’un bu dönemdeki eserlerinde dikkati çeken husus, önceki romanlarından farklı olarak platonik aşktan çok maddî aşkın ön planda olmasıdır. Diğer taraftan mensur şiirlerindeki azalma da artık hassasiyete eskisi kadar önem vermediğinin bir göstergesidir.
1920’de Şule Neşriyat Evi adıyla bir yayınevi açan Mehmed Rauf, 1 Kasım 1921 - 2 Mart 1922 tarihleri arasında Vakit gazetesi yazarı sıfatıyla İtalya’da bulunur. 1926’da kısmî bir felç geçirir, 1928’de ikinci bir felç şuurunu kaybetmiş olarak onu yatağa düşürmüştür . Hastalığının ilerlemesi sonrasında kaldırıldığı Cerrahpaşa Hastahanesi’nde 23 Aralık 1931’de ölmüş ve Maçka’daki aile kabristanında toprağa verilmiştir.
2-Mehmet Ruf'un Edebi Kişiliği
Mektep ve Servet-i Fünun dergilerindeki yazılarıyla tanınmıştır. Yazı hayatının çeşitli dönemlerinde Rauf Vicdani, Besim Rauf, Cemil, Jüpon, Ali Necdet, Mehmet Nazif gibi müstear isimler kullanmıştır.
3- Mehmet Rauf'un Eserleri
- Romanlar:
- Garam-ı Şebab
- Ferda-yı Garam
- Eylül
- Serab
- Genç Kız Kalbi
- Menekşe
- Karanfil ve Yasemin
- Böğürtlen
- Son Yıldız
- Define
- Kan Damlası
- Halas
- Öyküler:
- Âşıkâne
- İhtizar
- Son Emel
- Hanımlar Arasında
- Bir Aşkın Tarihi
- Kadın İsterse
- Üç Hikâye
- Eski Aşk Geceleri
- Aşk Kadını
- Pervaneler Gibi
- Gözlerin Aşkı
- Mensur Şiir:
- Siyah İnciler
- Tiyatrolar:
- Pençe
- Cidal
- Sansar