Araf
Uçsuz bucaksız Araf'tayım anne,
Önüm boşluk, arkam boşluk,
Ayaklarım yer çekimine bigane.
Başımda ebedi sarhoşluk,
Vurdum yalnızlığın sahiline.
Uçsuz bucaksız Araf'tayım anne,
Sabrın çileye döndüğü çizgideyim.
Bu gün geçmediysem ötesine,
Yarın elbet geçeceğim.
Uçsuz bucaksız Araf'tayım anne,
Araf, karanlık bir yol,
Uzun ve ince.
Yürüyorum,
Arkamı bilmeden,
Önümü görmeden.
Yürüyorum,
Bilmediğim tarihten,
Bilmediğim tarihe.
Uçsuz bucaksız Araf'tayım anne,
Ve ilk defa korkuyorum.
Bu korku ölümden değil,
Gözlerimdeki karanlıktan.
Yıldızlar, salkım salkım
Işık demetlerken semadan,
Ben mehtabı gözlerimle karartıyorum.
Korkum ölümden değil,
Gözlerimdeki bu karanlıktan.
Uçsuz bucaksız Araf'tayım anne,
Araf, dipsiz bir kuyu,
Ufuksuz deniz.
Yönümü bilmeden yüzüyorum.
Araf, karanlıktan koyu,
Ölümden bir iz.
Her kulaçta bu izden görüyorum.
Uçsuz bucaksız Araf'tayım anne,
Sabrın çileye döndüğü çizgideyim.
Bu çizgi ki öncesi çorak,
Sonrası batak.
Ya şimdi düşerim içine,
Ya bir lahza sonra düşeceğim.
.
.
.
Ben yeryüzünde bile Araf'tayım anne.
Her zaman olduğum yerdeyim.
İki mezarın tam ortasında.
Babamın baş ucunda bir elim,
Diğeri senin, ayaklarının ucunda.
Ben de buraya kıvrılır giderim,
Belki adım kalır Araf'ta.
güzel bir şiir okudum kaleminizden tebriklerimle👍