Arhavistanbul
pek çok sebebi vardır,yalnızlığın
umursanmaz,aldatır kimi zaman..
ve çıkıp gidersiniz bambaşka bir dünya'ya..
hep arkadaşınızdır,bedeniniz,kimliğiniz..
kim olduğunuzu unutmadan hatırlatır,takvimler,resimler size..
işte bu büyük kanıtıdır,bir karadenizli gencin hikayesi
işte başladım,yorgunluğa,şavaş ve katliam gibi geçen yılların anısına,
patates kılığında gezen insanların bir ekmek parası şerefi ile yaşamaları bana çok koyuyor
ve karadenize,evime,aşıma dönüyorum..
yıllar geçsede istanbul ne verebildiyse,aldı fazlasıyla
deniz de var anne,yüzmeyi bilmeyen insanlar gördüm.
ben hırçın dalgaları özledim.
gökyüzüde var,karanlık simsiyah aldatan insanların yüzü gibi
ben mavisini,yeşilini özledim.
yağmur burada da yağıyor,azot ve pisliklerin ardından
ben çernobil kokan yağmurları özledim.
ben tulumu özledim,dedemin yıllarca kulağımı aşıtan kemençe sesini özledim.
ağaçlarda var ama,ben kestaneleri,kızılağaçları gürgenleri özledim,
kumarları özledim,salıncak yapıp dizlerimi kanattığım...
koca koca gemiler geçiyor boğazdan,vapurlar,tıpkı arhavideki gibi rusyaya giden gemiler gibi
Oflu seferin felukası gibi,burdada papatyalar var,ben evimizin bahçesindeki menekşeleri özledim.
armut erik,çilek var pazarda,ben karayemişi,inciri özledim.
balı özledim,oğul veren arıları özledim.
burada ruhsuz insanlar var anne..
senin gibi bayır,dere,ırmak çalışan ellerini,çay kokan,fındık kokan,
insanlığı özledim anne..
beni bütünleyen,toplayan,kalkındıran sevgiyle ve hasretle bakan gözlerini,
ben galiba memleketimi özledim..
minciye onlar peynir diyor,sevdaya,özleme intihar diyorlar..
atmacalara,kuş,hamsiye balık diyorlar..
bilmezler ki ne kadar mübarek oldugunu..
sonra sen karadenizsin diyorlar hırçın,asi,bir o kadarda masumsun diyorlar..
sonbahar geldi anne..
ben artık yüzümü otobüsün camına dayayıp memleketime geliyorum,
kimseye birşey söylemeden,usul usul...
şimdi işlerde bitmemiştir fındık birkaç sefer toplanmış,çayda,odunlar yapılacaktır,portakallar,mandalinalar bağlanacaktır,kiviler toplancak,pekmezler,lovalar kazanlarda pişirilecektir.
Ayşe hala ile hikmet dede yayladan inmiştirler,
puşisini belime bağlayıp köy meydanında gezdiğim...
bulutların ülkesinden,kaçkar'a sisler,yağmurlar yağar yine..
geceleri meydanda tulum oynuyorlarmış,
festivalide kaçırdım bu yıl olsun.
artık hep ordayım anne,geliyorum anne derelerine ayak sokup,
üşüyüp hasta olmayı özledim anne,
yağmurda ıslanıp ateşın başında kurumayı,
bana birkaç lazca kelimenle eşşek kadar adam oldun hala yaramazsın deyişini özledim...
Bir ağacın altına girip adımı kazımayı özledim..
kara kovanın balın içine limon koyup içmeyi özledim,benim kolam,
fantam buydu anne...
ben bindim şimdi ulusoya geliyorum anne...
?'yaşamak için,aşk için,kendim için ?'
Sessiz bir kentin,küçük ama çoğul renkleri için geliyorum ...