Bir Salkım Güneş
Boş bir sokağa süpürmezden önce güzlerimi
yağmurun kına tutmaz söylencesi gelirdi nasılsa
her sıfatla tamlanırdı eksik bir çocuk
serçelerin tangosuna eşik olan basamak
senin masmavi ellerin var bulutsuzluk günlerinde
bir salkım güneşi bin yıllık şarap
akşamı ana renklerle giyindirdik
görebileceğimiz en yamalı şalvardı
dağları karanlık köylerin üzerinde ipekle tirildeten
dansına şaşırmayalım her defasında
ey güneş seni doyumsuz Kazanova
ince ten/ ayazımda korunmasız kalkan
içime giydiğim demirden yelek kadar çaresizdi gece
patikalarımı çobanlara toplatsam ne çıkar
en iyi onlar bilirdi kıdemini rüzgârın şakağında
dağılmış saç, beyaz kurdele, atık kement
leş kuşları bile ezberledi güzelliğinizi
siz ölmezden önce bir vakit
sonbahardı, boş sokak, kökle sulanmış yaprak
her yaşanmışlığı secdenize döktüğünde
küskün ırmaklar saçınızda taraktı
ünlemini kendinde büyüttü bayrak!
-Tersakan Toros/ Sayı 13-