Düşkıran / Nekahat
Zifte bulanmış ağır akşamüstünün kükürtlü kokusu yakıyor genzimi.
Üzerinde pespaye entarisiyle salınan gölgelerin yüzüne
Lakayıtça basan insanlardan olma korkusuyla,
Ağır adımlarla arşınlıyorum suretini
İstifini bozmadan yaşayan şehrin sokaklarında...
Alaşağı edilmiş evlerin hırsız kedileri gibi
Arsız bir yalnızlıkla başa çıkmaya çalışıyorum.
Mahcup otel odalarının duvarlarını sağır eden inlemelerle,
Tren garlarının gereksiz ağlamalarını sokuyorum bir yatağa...
Birlikteliğin en sağlam şahidiyle,
Yalnızlığın en kahpe şahidini nikâhlıyorum cümle âlemin bakışları arasında.
Can çekişmesine dayanamadığım bir serçenin
Kopardığım kafasından süzülen kanla dolduruyorum kalemimin mürekkebini.
Alakasız kelimelerin toplamından oluşan karanlık bir hikâyenin orta yerinde,
Ölmeye yatmış kibritçi kızın son kibritinin ışığıyla aydınlatmaya çalışıyorum yolumu.
Küstah ve lafını esirgemez tavırların tuttuğu aynanın aksine
Birde sevmeye yüksünen ruhun kulağına fısıldıyorum...
Nafile;
Bizi büyüten ninnilerin hükmü yok bu günlerde...
Günde üç doz uygulanan vefasızlığı silkelediğim eteğimden dökülen gözyaşlarını topluyorum,
Hepsinin toplamından yarattığım varlığımla düşüyorum sessiz bir evin penceresine.
Ve düşerken;
Sana en afilisinden yeni bir hayat çizmek istiyorum.
Islak saçlarının ürperttiği göğüslerinden can sızan kadınların ırzına geçilmediği
Dişlerinin arasından konuşan çocukların tırnakları arasında cenaze toprağının birikmediği bir hayat.
Ve belki de seni her zamankinden çok sevmeyi umuyorum
Sırf sevmeyi yeniden öğrenebilmek için,
Sırf yeniden evcilleşebilmek için,
Sırf tüm kırıklıklarımı iyileştirebilmek için
Seni her zamankinden çok sevmeyi umuyorum...
Şehrin keşmekeşine bulanan ellerimle
İçimde biriken kelimeleri kusuyorum,
Ve silip ağzımın kenarını yeni bir şiir yazıyorum...
Kangren olmuş ışıkların altında seçemediğim yüzleri arıyorum uykumun kapı aralığında;
Ölen ve öldüren
Yaşayan ve yaşatan tüm kelimelerin altında
Senden kalan bir serinlik arıyorum yanan bakışlarımı yaslayacak.
U/mutsuzca;
Herhangi bir gün
Herhangi bir apartmanın kapısında bekleyeceğim ruhunu.
Soğuk akşamların içinde saklanan o çıldırtıcı sessizlikle beraber
Hangi yöne dönsem karanlığa gizlenmiş bir ayak sesi
Hangi yöne dönsem sıklaşmış bir nefes bulacağım ya...
Toprağın içinde saklanan efsunun gün yüzüne çıkmasına benziyor bedenimde filizlenen her can.
Hayatın önermelerine güvenip
Yakasına iğreti gül takmış takım elbise muzdaripliğinde ki ergen çocuklar gibi
Kaçıp küçümseyen bakışlardan
Bedenimin çatlayan ar damarından sızan yüzsüzlüğe bulanacağım...
Belki de bilmiyorsun,
Ölü doğan her aşkı
Alaca karanlığın içine karışan efsunla yeniden canlandıracağım...
Mart'2011 Aydın...
Bir yeraltı inceliği.
Güzel ve ne çok iyi
Toprağın içinde saklanan efsunun gün yüzüne çıkmasına benziyor bedenimde filizlenen her can. Hayatın önermelerine güvenip Yakasına iğreti gül takmış takım elbise muzdaripliğinde ki ergen çocuklar gibi Kaçıp küçümseyen bakışlardan Bedenimin çatlayan ar damarından sızan yüzsüzlüğe bulanacağım...
Belki de bilmiyorsun, Ölü doğan her aşkı Alaca karanlığın içine karışan efsunla yeniden canlandıracağım...😙😙😙
kaç kere okuduğumu hatırlamıyorum ama ? her satırı her kıta sı o kadar şey anlatıyor ki imrenmemek elde değil kutlarım Şairi👍
Zevkle okudum..😙