El/e/veda
Karanlığının ihanetindeyim
Taşkın bir serzeniş döşedim gecenin bağrına.
Ç/akmalıyım...
İftirat etmiş dermana.
Şifa bulmaz illetim
İnfilak etmeli bu çılgın sitem
Delirir yoksa dehşetengiz matem.
Düğmesine basmasam susuşun
Telleri kopar figânın
Dünleri sızlar yarının
Kaleme saplanır hislerimin her şarapneli
Ve kana bulanır hüznün titreyen k/âğıdı...
Bir bakışın vardı oysa:
Gözlerimi yuvasına deviren...
Yetmezmiş gibi
Yeltenerek gayba
Yüzü koyun kedere perçinleyen.
Endamın vardı:
Her rastlantıda bir çocuk gibi hayrete gizlendiğim,
Masumiyet kucağına sevincimi serdiğim,
Sığınıp saçlarına belalı şiirler beslediğim...
Bir de gidişin vardı:
Dönüşsüz yutkunduğum...
O gidiş ki,
Kaç muştuyu peşkeş çeker ele,
Kaç umudu boğar böyle her gece...?
Katlime and içmiştir bir kere
Tırnaklayarak beynimi
Her koparışta zerremi
Doymaz aç kalmış nefrete...
Ah...Karanlığım...!
Aşkta çağlamak dururken
Sevdaya müştak kana susamak niye?
Nedir bu beyninde uyuyan meymenetsiz buhran,
Ne zamandan beri destursuz açtın kapılarını
Yalın kılıç şecaatimle fethettiğim gönlünün?
Mâşuka namahremi buyur etmek yakışır mı hiç,
Hiç mi düşünmedin el değmemiş aşkhânemizi...?
Ne meşakkatler örmüştük güya
Sadakati harç kılmıştık ardın sıra.
T/emelimizdi sevgi
İyi oturmalıydı saygıya
Nihai kurulmuştuk umuda.
"Lakin çatısı kırıksa aşkın
B/asit gözler damlar iffetli ruhuna..."
Şimdi viranındayım düşlerimin
Üst üste yığılmış esefler...
İhanet kokuyor her yer.
Emeğe yas tutar boynu bükük heder
İçli bir ağıt yakar arz
Hıçkırır tüm haşmetiyle asuman.
Yontar barınaksız kederi siretin
Oluk açar tüm kanallar
İstesem de...
Taşmaz gözlerimden kirin...
Hangi teselli damıtır şimdi
Damarlarımda tortulanmış katıyı,
Hangi dil teskin eder bu onulmaz ağrıyı,
Kim durdurur kanı...?
Nerden kapanır parçalanmış yaram
Kaç dikiş atılır yırtılmış iliklerime...?
Sızlanmayı bilmez kalemim
Başkaldırdımsa zulme
Bil ki mağrur olur el açmaz sitemim...
Ucube bir günah kekeliyorum gıyabında
Seni sorar kör puhular...
Yokluğunun şehadeti ağır gelir sükûta.
Lakin aşikârdır gölgendeki karartı
Firarını ele verir kandırılmış topukların.
Saçlarından tanır bâd-ı şer
Anlatmıştı nedametini buruk köşeler.
Paramparça hıçkırıklara yıkıldığını
Utanmadan gurura bir daha adım attığını.
Çırılçıplak buz kesmişti o an yüreğim
Bulanık bir sancıya nevir atmıştı kallavi benliğim.
Hezimete uğramış bir yıkılıştı benimkisi
Bırak beni çözümsüz gizemim!
Bırak da devrilsin dudaklarına kavrulan dizelerim
Çatlasın avuçlarında ölümbaz hüzünlerim.
Safahatin kısa sürer ey Karanlık!
Sabaha varmadan heybene cefa dolsun
Çaresizliğimdin,çaresizliğinim şimdi
Uslanmaz bu "ah"ım...
Al iliştir yalnızlığına,
Kahrına müebbetim olsun...
Tehlikeli bir aşka baş koymuşsa feda
Ucuz olmaz çeyizime sakladığım veda...
Anladım ki
Ruhunu solumak haram bana.
Hadi gir şimdi gecenin en zifir koynuna
Setredemem utancı
Bak, seni bekliyor darmadağın bir rüya...
Uyu hadi
Vakit çok geç!...
Karanlığa elveda...