Eskici
uzun zaman olmuş...
uzun,
ince bir zaman...
kıvrıla kıvrıla
inen saçlar gibi beline...
bir kahvenin kenarında
oturup gömüldüğümüz
falların üzerinden
kaç çınar geçti bilmem...
böyle yüzükoyun...
sokak sokak
hatıra toplarken
ardından ittirdiğimiz bu yüzler
eskici tezgahlarında
bir peruk kadar solgun...
bazen,
paslı bir çamaşır makinası olur..
kenarı yırtık fotoğraflarda
naftalin dolu genizler
ağır ağır sararır
düğmesi düşmüş
ve iliksiz,
hangi çocuk bıraktı,
ayıcık seni bu tezgahlara,
elinden söyle bana
sokaktan geçen
bu eskici tezgahlarına,
birgün böyle düşeceğimiz
aklıma gelir miydi oysa
yemyeşil bahçelerde oynarken...
06.09.2012