Esra-r-lı Düşler Serisinden - 6 / Bir De-li-kör Dinletisi

Carmen mi desem..
Madrid sokaklarında Jose aşkına gezen..
benim de saçındaki al gülüne yandığım..
çingenem!


arak içmeli sonra
dil ayrı,
dudak ayrı,
peşinden gittikçe koyulaşıyor gece


ıssızlığında kalmışlığımın bir yarasa kanadıydı
üzüm rakısı bulanıklığında yazdığım/ız şiirler..
sen eşkiya!
yol kesen..kalp hırsızı
gönülçelen..


halâ o çocuk hallerinin izleri her adımda
her atımda içtiğim sigarayı da yola
mandalina likörü tadında
sineye çekilen bir fasl-ı bahar mıdır
ki gülüşlerinde duyduğum kokusunu
sığınmak ardından sana
onca aczimle
bir sokak kedisi kadar sahipsiz
kıvrılıp uyuklamak
bir yerde senin olduğun..


Hiroşima'da ölen bir küçük kızın
ruhundan dahi korkmak..


Nazım Hikmet de öyle derdi ya..
amca-teyze..bir imza ver..
göze görünmez ölüler..


ve Maria..
sevmiştim bir zamanlar seni çılgınca..
ben de mi çocuklaştım
çocuk halimle öyle
hüznü mü karşıladım tan vaktinde
bilirim hem, keman da ağlatırmış
hem -olur ki geçmiş zaman- dediğim de
çok olmuştur / oldurdum yine
Cemil Bey'den tambur çaldırdım yine..
oyun mu hani..?


nazendelerden tut da sazendelere varana dek
bir aşk ikliminde çarpıyor kalbim
siyah-beyaz gölgelerin boynunda kaldım da şimdi
...gözlerin mi
huysuz enstrümanların dinginliğinde düşlediğim
-to be or not to be değil-
-cogito ergo sum- hiç değil-
hasretinden prangalar eskittim /
diyen şairin dizelerinden okudum
-GÖZLERİNİ-


gökkuşağı gibi olmak varken sen ile
kelimelerin rengini grileştirmek niye..
mavi nerende gökyüzü, yeşil nerende bahar
kırmızı hangi yerinde ateş, nerende yakar
içemediğim SEN Mİ?..
ben mi avundum
mandalina likörü koydum da adını
bilemedim mi tadını
bilmem..
İspanyol ağzı ninnilerle büyümüşlüğümün
-tek dili-
sana vurgunluğumu mu savundum