Gidişine Saklanmasın Ağustos

/Bir gülün yabani yüzünde canlandı gece
Arsız bir yakarış gibi kemirilirken düşlerim
Yüreğime dolan sinsi iz
Sen olmalısın, sen!/

Sıcak bir ağustos günüydü
Gittin...
Ardında bir ben
Bir de yanağımda bıraktığın kuru nefesinle
Gittin...

Çok düşündüm
Ne geceler ağladı benimle
Ne gündüzler koşturdu seninle...
Karşılaşamayan iki yüreğin
Kadersiz en uç solunda
İsyankar feryatları susturmak en zoruydu...
Fikrimde çıkmaz bir leke gibi
Örgütlenmişti yalnızlık
Sen firariydin
Ben meydanlarında suskun
Çıkınımda kuru ekmek gururun
Al bir mendilin ortasında bir damla yaştım...

Sen yoktun
Ben yokluğundum...

Sıcak bir ağustos günü yine
Gidişinin üzerinden geçmiş onca yaz gibi
Ağustosta sensin gece...

Çok düşünürüm
En kötüsü
Yaşam kavgasında yitirmekten korkmak
Senli günleri...
Anıların sana ait dilimine
Kaçak bir mahkum gibi sokulurum...
Titrer diz kapaklarım
Dilimde kelepçe sevmelerim
Yüreğimde taşlaşmış görmelerin
Ağlarım usulca...
Nasılsa duymayacaksın
Nasılsa hissedemeyeceksin
Nasılsa hala seninle yaşadığımı bilemeyeceksin
Ben ise ölümlü bedenimde
Zindanlarında mukaddes suçluyum...

Sen yoksun
Ben yoksulluğunum...

Bilmezsin,
Sol yanımdan silmek eşkalini
Bütün yargılardan daha ağır...
Bırakmışım ben hayaline kendimi
Gel haydi, gel
Çıkar huysuz yalnızlığımdan
Gel, sev beni...

Yüreğimi susturamadığım yerden
Yüreğine git diyemediğim serden
Gel al
Uslandır beni...


*****
16 Ağustos 2009