Hızır ve Musa
Ben döktüm gaz yağını
başında aşağıya Notre Dame'nin
İstanbul'da doksandördünde martın
Salacak'tan yurüdüm haki rengi ceketimle
Turşu suyu içmiştim o gün
Soğuktu hava ve hasımlarımla açıktı aram
O yürüdü ben yürüdüm.
Günahtı ama hala severken o kızı
Kahramanca yürüyüşümle caka atarak
Yanından geçtim dağlar kadar kibirle
Hem devletini yıkacaktık küffarın
Büyük Doğu okuyarak
hem de mekruh sevdalar yaşayarak
Selamsız'da devleti kurmuştuk çoktan
Ve bir yeni rejim inşa edecektik yeni baştan
Icadiye'de bir kez daha elini sıktım
Yürüdüm arkasından
çamurlar da benim arkamdan
Ben vurdum Bamiyan'da ilk balyozu Buda’ya
Günahtı put, kupkuru birer balçıktan yalandı
Münadi yürüdü ben yürüdüm
Park Otelin devrilen burçlarına
şedid ve mütekebbir edayla bakarak
Ben kıydım ezidi bakirelerine Ninova'da
Saçlarını kabzetmiş şeytanın hakkı için
Asurun lanetli soyunu kurutmak sevaptı
Mezopotamya'nın sahralarında gün ağarırken
Gazla ben boğdum o çocuğu Halepçe'de
Dedesine sıkı sıkıya sarılırken uyudu
Annesi kaçamadı daha fazla
Takati kesildi gözü bulandı
Serhildan’ı yarım kaldı