İncecik Bir Göç Yolu
I
Kuşlar, ayrı dil çalınca gelirdi ilkyaz
Ağaçların kabuğuna yapışıp uğurlardık kışı
Yosunların üstünden seke seke giderdi
Yorulsa da hissederdi kadınlar
Derelerin kan-ter içinde ah koşup da gidişini
Meşelerin arasında boşaltılmış bir taş ev
Yalnızlık içinde kapanır hırkasına
Keder işte
Nereye gidersen oraya gelirdi
Tarlada belirirdi kırların gülümsemesi
II
Uçuşurdu pınarlar gökçe Sanlı yaylasında
Çiyli bir rüzgâr gibi kaybolurdu
Çakıllar, tozlar arasında incecik bir göç yolu
Ne götürebilirim şimdi bilemiyorum
Belki öptüğüm kızların kokusunu
Bin yılları gören bu güleç yollar
Yalnızlığa terk edildi, develerin izleri kaldı
Devebeli'ni geçince göğe yaklaşılır
Kızıl alıçlara dokun, dallarına bez bağla
Çatal çama kurşun atardı' çobanlar
Kar getirirdik biz Bozburun'un eteklerinden
Sarıp kekiklere, tokalı çaylara
Aylardan gündönümü, sütlerin koyulaştığı
Tenhalaştı şimdi yollar, çayırlar yılkılara kaldı
Bre Koçum dedenin özlerdik kokulu armutlarını
Kına yanaklı Çukurca elmalarını
Kamaşırdı dişlerimiz tüm şehvetiyle
III
Geçerken ömür yollarda
Annem Türkçeye çevirirdi babamın yorgunluğunu
Solgunluğunu gül diline
Entari giyerdi samanyolu kimi gece
Sanlı'yı bilen bilir keyiflidir dal ardıcın gölgesi
Dile gelse şimdi altında oturanlar
Çekip gitti ah sürüler ve çadırlar
Kös kös ve kösnül gezen esrik kızlar
Bir şiir söyle haydi, iri sözcüklü bir şiir söyle
Eski sözcükler yeni giysileriyle gelsin
Yaz ayları bir şarkı tuttururdu ezik ve içli
Geçerken lacivert kırlarda
IV
Göğüs geçirirdi gümüş yoğurtlar bakır kazanlarda
Keder işte
Nereye gidersen oraya gelirdi
Çizerdi geceyi yanan közleriyle ışıl böcekleri
Tarlada belirirdi kırların gülümsemesi
(Akatalpa, Kasım 2018-Sayı 227)
Şair şiirlerinizin kokusunu çok özlettiniz uzunca zaman
Ne iyi ettiniz buram buram aşk ve yayla kokusu getirdiniz dünden bu güne rüya gibi
Çokça tebriklerimle👑