Keşke
Arkadan bir kapı açsalar da esse unutulmaya yüz tutmuşlarım
Kaç şişe devrilir kendi kendine mezeler bizdense
Son vapurun issiz çağrısı da yankılansa artık
Herhangi bir kaptan götürsün bizi buralardan, özleyenler çağırmadan
Sonsuzluk sorgucuları ayırt etmeden sopa sallasa, herkes başka anlasa
Tutanakların tutuşmuş yerlerindeki alevi ellerimize tutuşturulsa
Soğumuş gönüllerimize uğramasa yangın, yola çıkana bile acınmasa bilhassa
Dizlerin hizasından görülse tüm içim, çağrıya sırt dönenler haşereyle koklaşsa
Vakitlerin beş tanesine selam yollasam ileriden, yine bir yerlerden gelip başımda dolaşsa eski Tanrı
El açmadan yüz sürsem inandığım darlıklara, sur dibinde üfürükçüler üfürse kınalarını
Zamanında verdiğim her selama binsem de, kabullense rahminde beni günün ışıksızlıkları
Gücüme gitmese artık dul hurinin bakirelik serüvenleri, hiç bitmese benden olmayanların ayrılıkları
Son borudan çalınan garipsenmiş her başka sesin, tanıdık gelmesi yırttı içimizi
Düşünemeyenler bile aydı aya yakarmadan, anladı geldiğini artık vaktin
Kanlılar sarıldı, alacaklılar fitleşti, ayrı mezhepteki gizliler zamansız sevişti
Bense seninle yüz yüze geldim, bitmiş hiddetim, duydum 'seni seviyorum' dedin