Kızılcık Dedik

ki;
vardın gittin diyelim
gittim ya da, savurup eli avuca sığmaz bir tufana

memleket aşırı rüzgarlara yüzdük
dalgalarımızı alıp sırtımıza
ve yönümüzü çevirip ıssız bir köyün sokak çeşmesinde soluk soluğa

kan içtik
kızılcık dedik
kan kustuk misal

bulgur tanelerinde biriktirdik
yoksulluk ve yoksunluk zamanlarını
eyvallah !

yelkovanlar aşırdı
günün esmerliğini
kadrana yapıştırıp düne dair fotoğrafları

renklerini uçurduk buluta
siyah ve beyaz albümlere sığdık yüreğimizde acının küspesi saçılırken
yağmur misali, baharı geçmiş papatyalara

güz
soğukluğu düşünce avuçlarımıza
dilimizi yonttu kör bir rende ile pişmanlığımız

sen ettin
ben dedim, imgelerin kırık hallerini ekleyip şiir belki
belki gözlerine bakıp gözlerine

şimdi dudaklarımızı mı yıkayacağız
hani araf'a saklıydık
yalandan uzak sevdanın nöbetini terkedince, küfrümüz

düştük mü gayyaya
varsın yansın şimdi ne varsa

tutuşsun gölgemizi süpüren
kıvılcımlar, daha da büyümeden ve daha da közleşmeden

yağmur yağsın belki
zamanı geçmiş nisan'a dair

küllerimiz
bulaşsın giderken pabuçlarımıza.



ki;
vardın gittin diyelim
gittim ya da, savurup eli avuca sığmaz bir tufana

memleket aşırı rüzgarlara yüzdük
dalgalarımızı alıp sırtımıza
ve yönümüzü çevirip ıssız bir köyün sokak çeşmesinde soluk soluğa

kan içtik
kızılcık dedik
kan kustuk misal...