Kuklacı
Bir melodiye hayat
vermişcesine oynarken
iplere takılan
uzuvlar,
çürümüş etleri
bir koku yayar.
Esaret altına alınmış
bedene sonsuz metal renkli,
ucu sivri çubuklar
girip çıkarken
inleyemez dikiş atılmış dudaklar.
Oyun altı gün sonra biter.
Diğerleri gibi
o da
ipleriyle atılır
kukla yığının üzerine.
Dinlenmek üzere çekildiği sandalyesine
oturur diktatör.
Ve yeni oyuncaklar düzmek için
yedinci gün bitsin diye
saatleri zamana gömer.
Tanrıysa 7. gün dinlendi.
Duymadı 6 günde yarattığı evrene attıklarını.
Uyuyakaldı.
Ne gördü ne de hissetti,
bundandır
ki
yapayalnız kaldı
kullar
ya da
kuklalar...
Edebiyatla.com'a hoş geldiniz genç arkadaşımız nice paylaşımlarınızı okumak dileğimizle :)