Lepiskalı Günce
Bulvarda ulu çınara ezberlettim kendimi.
Nazlı bir nehir geçirdim şehrin ortasından.
Zıplayıp yaprak kopardım,
Ceviz ağacının dalından şerefine.
Portakal çiçeği vadisinde,
Gökdelen katlarını saydım neşemden.
'Ne olur sanki' bakışlı kediye mama attım pencereden.
Ekşi elma da çaldım komşu bahçeden.
Küskün altı gül fidanı suladım,
Şeytanın şerrinden uzak.
Yaz musonlarından bir parmak daha ekledim sol elime.
Son hasattan papatyalar derledim,
Can evimin oval masasında boş vazoya...
Yarım düzine oda orkestrası besteledi tragedyalarımı.
Sofokles'in ruhuna İftar ezanında Fatiha okudum.
Gölge çökünce dükkan önlerine suları serpen bendim.
Gökyüzü meleklerine pamuktan kümülüsler üfleyen,
Suzidil ıslıkları günah yakan ateşlerde dağlayan...
Artık ölüm alıştırmaları değildir,
Alalaca karanlık uykularım...
Lepiskaya yastık olur her gece kollarım
Terdit bazen haydutluktan istifa ederek işlevini bireysel tercihle eğlenceli istismara yönelir sevgili Yorumkolik. Siz yine de acımayın "ne savurgan bir adam yahu bu" diye düşünün.
Şimdi oldu. Önceki karışık sözler için tebessüm lütfen.
Terdit bazen haydutluktan istifa ederek işlevini bireysel tercihle istismar eğlenceli istismara yönelir sevgili Yorumkolik. Teşekkürler.
Merhaba sevgili Ramazan.
Ben yeni arkadaşınız Yorumkolik.
Şiirin başında ".... im" le biten eklentileriniz çok güzel.
Sonra ne olduysa finalde vazgeçilmiş😡
Ve,
"Artık ölüm alıştırmaları değildir, Alalaca karanlık uykularım... Lepiskaya yastık olur her gece kollarım"
Müthiş bir final beklediğim şiir beni yanılttı şair!
O güzel imgelemlere sanki içim acıdı.
Sevgilerimle...
Şiirde imge pek bir güzeldir. Bende pek bir severim o işi. Fakat imgede şiir gerçekten bir soru işareti kadar güzel ancak. Sizce de öyle değil mi?