Leş

Çökük avurtlar

Hep zıvana öpmekten

Yosunlu duvar diplerinde yürümekten

Entel İstanbul derbederleri

Bunları iyi bilir,

Mezeleridir sohbetlerinin

Sorsan, hüzünlerin derebeyleri

Ama atları yok

Düşemezler yoluna değirmenlerin


Geldin bir telâş

Sordun:

Kazâ mı?

Yaşamak bir kazâ değil mi?

Hâlâ taklasını atıyoruz

Ve şarampolünde yuvarlanıyoruz

Belli ki kurtuluş yok

Ve hâlâ gülebiliyoruz

Evet, kazâ

Virajı alınmamış bir sevişmenin

Hamdan fırlamış bir ceset adayıyız

Her kazâ gibi nedensiz

Her kazâ gibi ânsızız


Çökük ev

Sen bu hikâyede yoksun

Olmadığın hikâyenin

Sâdece dinleyicisi olursun

Sana ne kapıdan, pencereden!

Sanki bir kez dışarı bakacaksın…

Evin içindeki dışarıyı düşünürken

Sen, evin içindekini soracaksın

Evin içindekinin gözünde büyür

Dağların haşmetli boşluğu

Sen karla kaplı bir boşluktan

Evin içine sızacaksın


Çocuk kalbi

En güzel kitap ismi belki ama

Aslında her tohumu yeşerten

Bir mümbit toprak

Çiğnenecek, kaçınılmaz

Bâzen binlerce postal

Bâzen bir dişi kısrak

Sevgi sevgi kan,

Kîn kîn damar

Bir hayatça yoğrulacak


Bu kadar anlatmazdım

Ben de bilirim

Yarım tayınla oyalamayı

Üstünkörü bir saçağa sığınmayı

Lâkin anlatmak lâzım

Hiçliğe güvenilmez

Leş masallar uydururlar

İçinde ismin geçmez

09 Mayıs 2022 228 şiiri var.
Beğenenler (5)
Yorumlar (1)
  • 2 yıl önce

    Sagopa'nın belli başlı vurucu cümleleri geldi aklıma bir an...

    'Virajı alınmamış bir sevişmenin

    Hamdan fırlamış bir ceset adayıyız ...' Mübalağa şiire yapışık kalsın hep, Kutlarım sevgili Oğuz Evren Kılıç, sevgiyle kalasın...