Muamma
"Gözleriniz.." dedi adam
"İçimde hapsolmuş çocuğun gözlerine benziyor, sizde şiirce düşler mi görüyorsunuz?"
Kadın gülümsediğini fark etti çok zaman geçse de üzerinden.
"Ve len yetemennevhu ebeden bimâ kaddemet eydîhim vallâhu alîmun biz zâlimîn./Onlar, kendi elleriyle önceden yaptıkları işler sebebiyle hiç bir zaman ölümü temenni etmeyeceklerdir. Allah zalimleri iyi bilir." (Bakara/95) dedi utangaç bir tonla, "işte bu, içimdeki umudun adı.."
gözlerim yorgun, adımlarım yabancı bu kadere
bir milattan önce sevdim seni, kurulmamış kentler üzerine
...ve buralarda vakit dediğin de öyle kolay geçmiyor insanın içinden
geçerse bile
bir yanın eksik mutluluklar
diğerinde fazla hüzünler
bazen o en uzaklardan biri çıkıyor ve dokunuyor parmak uçları ile aklınıza
inanmak istiyorsunuz sadece, sebepsiz
dökülen susam taneleri kadar sevmiştik birbirimizi, bölüştüğümüz hayattan
onun biraz mora çalan düşleri vardı
biraz kitap severdi belki de
ömrüm bana gelsin diye bekledi
gelmedi hiç
düşleri de
ve
en çok 'kim seviyor' diye kavga ederken
bir gece öyle bir gitti ki
sabahına 'hiç kimse' diye uyanmanın sancısı çöktü göğsüme
kahretsin..!
bugünde günlerden gri
uyanan sabah yine kırgın
içimde ayak izleri
ısıt beni aklının aydınlığında diyebilseydim
bilmem ki
özledim diyebilmenin varmıydı başka tarifi
kaybetmek sessizlikle başlıyor
arda kalan tek şey sebebinin çığlıkları kulaklarında
işte bir onu susturamıyorsun kendine
işte bir onu
belki iyi yanlarımızı da öldürmeliydik sustuğumuz zamanlarda
sormalıydık hesabını yırtılmış göğsümüzdeki acının
sabahı göremeyen kaç yıldızın katili olmuş yaşlı gözlerimin
... ve sarıldığım anlamsız karanlığın
belki susturmalıydık yalancı tebessümleri de o gidince
çünkü "anlatılmaz" diyor adam
göğsünde çatırdayan dünyanın lal yeminlerine kanamış dudaklarıyla bir karınca gezinir şah damarımdan aklıma düşen yolda ve bilir yol İbrahim ateşinin yolu
ne suyu yetişir
ne takati
yine de "anlatılmaz...!" diyordu
yaşanacaksa yaşanır ya da ölünür bir sabah salasının ardı sıra göz yaşlarıyla
...ve öyle de oldu
çaldılar bedeninden ruhunu
bir insanlık ömrü kaldı kuş misali
fırtınalar da diner
silinir izleri korkulu sessizliğin
yalancı renkler olur hazani yapraklar
soluk çiçekler açar ama unutmaz kimse o korkunç gecelerin kendisinden neler götürdüğünü
göğsüne çizili kaderidir her gördüğünde gözlerinde eskiyen zamanı.
siler sızılarını tekrar tekrar
hatırlamak da istemez dününü
sen unutsan onlar bırakmaz
onlar unutsa
aynalar..
aynalar..
aynalar..
her yutkunduğun cümlenin içinde biraz "sesizlik" vardır biraz "eksik ölüm"
c/ana, ona, yarına ve kıyametten de sonrasına
durulursa önün araf sağın kiramen solunda katibin ve ayaklarının altında varsa sırat geçmez s/ağır boşluk.
.... ve acı teninden çıkan yerine göğsüne yapışan oluyor çoğunca.
kendi ellerim bunu yapar mı bana
kazar mı toprağın soğuk yanını
şehvetli zamanların rüzgarları karışır mı selalara
kulaklarım inanır mı canımın yandığına
üzerinde onun parmakları olan bir kalem kırar mı son cümleyi
başlarsam biter mi bitersem başlar mı eksikliği ölümün
yoksa
öldürür müsün beni gözlerinle
yıkayıp gül kokuları sürer misin acılarıma
uğurlar mısın beni s/onsuzluğa unutursan onun da "sen" olduğunu
"seni de kaybedersem..!" dedi adam kitabın son cümlesine ve düşündü duvara vuran yalnızlığına bakarak,
"sahi sen mi daha yalnızsın, ben mi?"
ve gülümseyerek söyledi
"hadi şimdi tebessüm et"
"Siz yine de aldırmayın bana, şiir yazan adamları sevin elbette
onlar aşkı ne tende, ne sen'de ararlar
dize gelir secde eder gözlerine
ve korkmadan bekler ölene kadar o kıyametin içinde."
Fatih Tahiroğlu
05.02.2015
Vee işte yine bir Fatih Tahiroğlu şiri. Anlatılmaz yaşanır. Muhteşemdiniz bayım...😙👑
Teşekkürler Ahmet Hocam; Burada olmak çok güzel yani evimde. Evet hocam uzun zaman oldu. Yoğunluk maalesef...
Yeniden merhaba demiş Fatih kardeş güzel bir şiir ile bizlere ne iyi etmiş de gelmiş...👍