Sevdanın Sırrı
gece düşünce coğrafyasına
topladı dünün harabesinden kendini
yamalı heybesini attı sırtına yaşanmamış günleri tıkarak
ve yıkarak çeperindeki duvarı
başı dik
alnı ak
gizlice koyuldu yola;
sözlerini emanet
gözlerini rehin bıraktı sabır taşı yastığına,
ereği sevdanın sırrına ermek
ve bulmaktı kırık kalplerin merhemini
ayak izi olmayan patikalardan gitmekti adım adım
elindeki beyaz bastonla.
kendi şarkısını mırıldanarak akıyordu ırmak;
yamacındaki söğüt
alımlı bir kadın gibi perçemini dökmüş küçük dalgalara
derin bir uykuda bekliyordu,
aynı suda yıkandı
çöktü yanına sessizce
gövdesine dayadı sırtını,
uzak bir şehirde yanan sigaranın dumanını çekti içine doya doya
yüzüne taşıdı hiç tanımadığı birinin gözyaşlarını
parmaklarıyla sildi
damla damla paylaştı acısını...
oltadan kurtulan balıkların kahkahalarını duydu,
bir kozayı elleriyle soydu
avuçlarına doğdu kelebek,
dans ederek dönüp duruyordu ateş böcekleri başında
ıslak saçlarında oynaşıyordu yakamozlar
bir yıldız tarlasına dönüşüyordu adam
bir yanan dağa,
sanki hiç sönmeyecekti ateşi
hiç kül bırakmayacaktı ardında...
ve öpülmek için bekliyordu
yosunlu taşın üzerindeki yalnız kurbağa.
bir gece kuşu sormadan kondu göğsündeki aşiyana
birden sürgün verdi
filizlendi içindeki aşk tohumu...
aranır mı yani sevdanın sırrı
sevmesini bilene ne ki!
toprağın yarasını su sarar
sevenin kalbini yâr;
bu da bilinmez mi!
finalde kanayan dizelerle,muhteşem bir şiir.👍👍👍👍
tek kelimeyle,şiirdi.😙😙😙😙😙
aranır mı yani sevdanın sırrı sevmesini bilene ne ki! toprağın yarasını su sarar sevenin kalbini yâr; bu da bilinmez mi!
Sayın Hoca'm, müptezel şimdi aşklar hani nerede su ve toprak sırrına erecek kalpler hani nerede eski aşklar...
Şiirlerinizde her satıra gizlenen manaya hayranım / Saygılarımla...